"Para Politikası Kurulu (Kurul) politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 25’ten yüzde 30 düzeyine yükseltilmesine karar vermiştir.
Kurul, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin devamına karar vermiştir.
Enflasyon temmuz ve ağustos aylarında öngörülenin üzerinde gerçekleşmiştir. Yurtiçi talepteki güçlü seyir ve hizmet fiyatlarındaki katılık devam ederken, petrol fiyatlarındaki artış ve enflasyon beklentilerinde süregelen bozulma enflasyonda ilave yukarı yönlü baskı oluşturmaktadır. Bu unsurlar, enflasyonun yıl sonunda Enflasyon Raporu’ndaki (Rapor) tahmin aralığının üst sınırına yakın seyredeceğine işaret etmektedir. Son dönemde etkili olan ücret ve kur kaynaklı maliyet yönlü baskılar ile vergi düzenlemelerinin ise enflasyona önemli ölçüde yansıdığı ve aylık enflasyonun ana eğiliminde düşüşün başlayacağı değerlendirilmiştir. Kurul, parasal sıkılaştırma adımlarının etkisiyle, dezenflasyonu 2024 yılında Rapor’daki patika ile uyumlu şekilde tesis etmekte kararlıdır."
BİZ TEMMUZ ARTIŞI ÖNCESİNDE ŞOK BİR KARARLA YÜZDE 35 ARTIŞ ÖNERMİŞTİK, MB 3 AY SONRA O SEVİYEYE YAKLAŞTI
Merkez Bankası'nın dünkü politika faizi kararı ile birlikte yapılan açıklamadan aldık bu ifadeleri.
Biz Merkez Bankası Temmuz ayında faiz artışına başlamadan önce hatırlarsanız faiz artışına şok bir kararla yüzde 35'ten başlaması gerektiğini ifade etmiştik. Evet, piyasalar birkaç gün böyle bir kararla sarsılacaktı ancak taşların yerine oturması da hızlı bir şekilde gerçekleşmiş olacaktı. Ne var ki dövize de müdahale anlamına gelecek böyle bir karara o gün karar verilmedi ve 250 baz puan artış gerçekleştirildi.
Evet, Merkez Bankası politika faizini yüzde 30'a yükseltti. Bu dar ve sabit gelirli kesim için hiç değilse cebindeki TL'nin daha büyük bir bölümünün koruma altına geçtiği anlamına gelir. Bu kararla dövizin önü hiç değilse tutulacak demektir. Döviz arttığı sürece bu ülkede hiçbir şey iyi gitmedi, her şey giderek kötüleşti.
Henüz 21 Şubat 2021'de ABD Doları 7 TL, Euro da 8,5 TL idi. O günden bu yana fiyatların üzerine neredeyse yüzde 300 artış geldi ve özellikle ABD doları 4 katına kadar çıktı. İşte piyasaları yakıp yıkan, her şeyin fiyatını o günden bu yana dörde beşe katlayan da döviz fiyatlarının önünün tutulamamasıydı. Yeni ekonomi yönetimi nihayet TL'nin değerini güçlendirmek için sıkılaştırma politikasını kararlılıkla sürdürmeye devam ediyor. Ekonomi yönetimi bu yönde kararlı olduğu takdirde, zamana yayılmış bir biçimde, döviz fiyatları durmaya ve hatta bir miktar gerilemeye devam edecektir. Vatandaş elindeki parayı her geçen gün daha fazla TL mevduatında ya da TL ile ilgili daha başka enstrümanlarda kullanmaya başlayacaktır. Bu güven ortamı sürdüğü takdirde TL hak ettiği değere kavuşacak, bu da dar ve sabit gelirli kesimlerin cebindeki paranın değerinin daha fazla bir kısmının korunması anlamına gelecek, en azından daha fazla değer kaybetmesinin önüne geçecektir.
YURTİÇİ TALEPTEKİ CANLILIK VE PETROL FİYATLARINDAKİ ARTIŞ FAİZ ARTIŞININ 500 PUAN OLARAK YAPILMASINDA ETKİLİ OLDU
Merkez Bankasının dünkü faiz kararında 500 baz puan artışın bazı nedenleri var.
Örneğin petrol fiyatları artış trendinde. Son üç haftada petrol fiyatlarındaki artış yüzde 10'dan fazla bir seviyeye ulaştı. Petrol fiyatlarının yıl sonuna kadar 100 ABD Dolarını göreceği ifade ediliyor. Diğer yandan gelişmiş ülkelerde faiz artışları en azından aynı noktada bırakılarak desteklenmeye devam ediliyor.
Yine iç piyasadaki canlılık fiyatların yukarı yönlü hareketine sebep olmaya devam ediyor.
Tüm bu nedenler bu faiz kararında etkili oldu. Bundan sonraki süreçlerde tüm bu hususlarda yaşanacak olumsuz gelişmeler faiz oranının yükselmesine neden olacaktır. Bizim şahsi düşüncemiz politika faizinin bu yıl sonuna kadar yüzde 35 seviyesine ve üzerine çıkabileceği yönündedir. Enflasyonda gözle görülür bir azalma, gerileme, durma görülene kadar faizlerin artırılması ihtimal dahilinde. Bu yüzden faiz artışlarının ne zamana kadar, nereye kadar süreceğini bugünden kestirmek de kolay değil.
BORSAYI KISA VADEDE OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİR AMA PİYASALAR RAYINA OTURDUĞU VE GÜVEN SAĞLANDIĞI TAKDİRDE BORSA DA KAZANACAKTIR
Dünkü faiz kararının, zaten zirvesine çıkıp bir miktar oradan düzeltme yapmış borsamızı kısa vadede az da olsa olumsuz etkilemesi ihtimal dahilinde. Zira önümüzdeki günlerde bankalar yeni faiz oranlarını açıklayacaklar. Hali hazırda bankaların verdikleri faiz oranları birçok vatandaşa cazip gelmeye başlamış durumda. Yıl sonunda yüzde 60-65 bandında gerçekleşmesi beklenen enflasyon göz önünde bulundurulduğunda, bankaların verebilecekleri faiz oranlarının sonuna doğru yaklaşılmakta olduğumuzu düşünmemize vesile oluyor. Ancak enflasyonun önünün tutulamaması dolayısı ile her şeyi olumsuz etkileyecek ve sürecin uzamasına neden olacaktır.
Ocak ayındaki asgari ücret artışı ve devletim güncelleme fiyatlarından başlamak üzere eğer oranlar yüksek tutulmaya devam edilirse, zam artışları enflasyon rakamları düzeyinde gerçekleşirse yüksek ihtimalle faiz artışları ile elde edilmek istenilen hedeflere ulaşmak zorlaşacaktır. Ancak yeni ekonomi yönetiminin kararlı bir şekilde yoluna devam etmesi piyasalara olan güvenin yeniden tesis edilmesinin yolunu açacak, piyasa nihayet önüne görmeye başlayacak, bu da iş ortamlarındaki belli başlı sıkıntıların en azından bir kısmının sönümlenmesine vesile olacaktır. Şirketlerin önüne görmeye başlaması, piyasaya güven aşılanması nihayetinde tüm iş dünyasına ve dolayısıyla borsaya da olumlu yansıyacaktır.
TÜRKİYE DÜNYADAN BAĞIMSIZ DEĞİL, EKONOMİ YÖNETİMİ DÜNYADAKİ GELİŞMELERİ ÇOK YAKINDAN TAKİP EDİYOR
ABD'de faiz artırımları bu ay itibari ile durdurulmuş gibi diyebiliriz. Faiz 5,25-5.50 aralığında sabit bırakıldı. Ancak ABD'de son açıklanan yıllık enflasyon rakamları faiz rakamının bir hayli altında kaldı şu sıralar.
Ülkemiz de tüm dünyadaki gelişmelerden bağımsız değil elbette. Yurt dışında, özellikle de ABD ve AB merkez bankalarının aldıkları kararlar dolaylı ve direkt olarak bizleri de etkiliyor. Mevcut ekonomi yönetimi dünyadaki gelişmeleri de sıkı takip edip onlara göre karar almakta gecikmeyen bir yönetim şu ana kadar ve bu tutarlılıkla devam ettikleri takdirde enflasyonun önümüzdeki aylarda artışına son vereceğini ve geriye doğru gitmeye başlayacağını düşünüyoruz.
Yeni ekonomi yönetimi bizim en başta önerdiğimiz seviyelere bugünlerde gelmeye başladı. İlk başta yavaş başladılar, sonradan baktılar gördüler hiç etkilemiyor o oranlar, oranları artırmaya başladılar. Bundan sonraki süreçte de 300 baz puanlık aylık artışlar gelebilir. Sonra bu oranlar da düşürülür ve nihayetinde faiz artışı sonlandırılır. Bu sürecin bir yıl kadar daha sürmesi mümkün. Ancak sürecin uzayıp uzamaması dünyadaki gelişmelere bağlı olduğu kadar Merkez Bankası yönetimine de bağlı.
Biz, özellikle dar ve sabit gelirli kesimlerin cebindeki paranının alınan kararlarla ne kadarının korunduğu kısmı ile daha çok ilgiliyiz. Alınan kararların yatırım araçlarına olan etkisi kısa sürede aşağı ve yukarı yönlü olabilir ve insanlar zarar da edebilir. Ancak uzun dönemde ekonomik istikrarın ve güvenin sağlanması tüm kesimlerin, hepimizin faydasına olacaktır. Umarız bu yoldan dönüş olmaz bir daha!