19 Mayıs yurdu işgal etmiş düşmana karşı bağımsızlık savaşının başlangıcıydı, ancak aynı zamanda bir programı temsil ediyordu. Milli duruş ve milli program altında Türkleri birleştirmek gerekirdi. 19 Mayıs’ın unutturulan yönü, savaşın sadece cephede savaşmakla ilgili olmadığıdır. Eğer, 19 Mayıs’la başlayan süreçte Batı sisteminin dayattığı uluslararası işbölümü reddedilmemiş, tam bağımsızlık sağlanmamış, somut bir ekonomik program ile bütünleşen çağdaş ve bütünsel program hayata geçirilmemiş olsaydı, yani yöntem bulunamamış olsaydı, 1930’ların sanayileşmesi ve toplumsal ilerlemesi gerçekleştirilemezdi. Türkiye tarihinde 1930’un bunun için önemi büyüktür. Cumhuriyetin sanayi toplumuna doğru dönüşümü Batı’ya bağımlı çarpık kapitalistleşmenin sınırlarını aşamazdı.

Mustafa Kemal 19 Mayıs’ta sadece Samsun’a çıkmadı, Batı’nın dayattığı uluslararası ilişkiler sisteminin hiyerarşisinden de kopuş adımını attı. Soğuk savaş döneminde topluma bu boyutu unutturdular. Bugün de Batı’nın ağırlaşan baskıları altında tam bağımsız ve egemen yaşama ihtiyacı kendisini dayattıkça, milletin unutulanları ne kadar hızlı hatırladığını göreceğiz.

BENİ SAMSUN’A GÖNDERMEZLERDİ

Fransız devriminden sonra Dünyada gelişen i ‘ulus devrim’ anlayışının eninde sonunda tüm imparatorlukları ortadan kaldıracağını Atatürk görüyordu.
Atatürk’ün güvendiği 18 arkadaşı ile Samsun’a çıkması halka güvenmenin tam bağımsız bir milli devlet kurmanın en önemli adımıdır. Bugün Eskişehir’de önemli kişilerin yayınladığı 19 Mayıs mesajlarına bakıyorum. Sadece mesajlar da gençlikten bahsediliyor. Bilinen sözler tekrarlanıyor. Tam bağımsızlık anlayışı mesajlarda yok. Bu durum beni üzdü. Demek ki, Türk devrimini ve Atatürk’ü daha net şekilde yorumlamanın gereği var. Tıbbiyeli Hikmet’lerin mirasını gözden geçirmek gerekiyor. 70 yıllık küçük Amerika süreci bizi ne hale getirmiş, bulunuyor.

 DOĞRU TAHLİL
Atatürk, 18 arkadaşı ile Samsun’a doğru boğazda düşman zırhlıları arasından geçerken, kendisinde dünya koşullarını doğru tahlil edilmesinin verdiği güven vardı. Gözlerinin önünde Türk Ordusu’nun cephelerde gösterdiği muazzam direnme vardı. İşte Mustafa Kemal Paşa, bu üç dayanağa güvenerek yola çıktı. Halep-İstanbul-Samsun hattından Ankara’ya geldi ve direnişin kalesini inşa etti. Bu stratejik bakışla da Büyük Zaferi Samsun’a çıktığı gün kazandı. Gerisi otomatik olarak gelecekti ve geldi.

ŞİFRELERİ ANLAMALIYIZ

 Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun öncesi tarihi uyarıları onun Türk Milletinin devrimci öncüsü olduğunu gösterdi. Mustafa Kemal’in ilk uyarısı 20 Eylül 1917 tarihli “Birlikler tükeniyor. Müttefikimiz Almanya’dan bağımsız hareket edelim. Kalan birlikleri Anadolu’yu savunmada kullanalım” uyarısıdır. Bu uyarı ile şunu anlattı. Artık imparatorluk fikrinin fiilen bittiğini, milli devleti kurma ve onun topraklarını korumadan başka çarenin kalmadığı gerçeğini bizlere anlatmaya çalıştı. Yani, kimileri Osmanlı devam edeceğini bugünde savunuyor. Dünyanın o günkü gelişiminde böyle bir şey yoktu. Bir başka durumda şudur. Yani, Atatürk’ün şifrelerini de anlamalıyız. Mustafa Kemal’in Kasım 1918 başında İngilizlerin mütarekenin oynak maddeleri nedeniyle İskenderun Limanı’na asker çıkarmasına karşı çıkmıştır. Türkiye’nin güney illerinden kuşatma girişimine karşı kararlı tutum almasını sağlamıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın bu adımı milli devlete giden yolda bu çok önemli bir adımdır. Atatürk’e doğru tespit şudur. Anadolu’da stratejik noktalar tutulmazsa Anadolu işgal edilecek ve vatan parçalanacaktır! Parçalanmış bir vatanda da milli devletin kurulması mümkün olmayacaktır.

SAMSUN’A GÖNDEMEZLERDİ
Mustafa Kemal Atatürk’ün, 1917 ve 1918 yılı uyarılarında, onun gidişatı iyi tahlil ettiğini, bu kötü sürecin anavatanın işgaliyle neticeleneceğini anladığını ve bunu durdurmaya gayret gösterdiğini görüyoruz. Bu iki uyarı, İstanbul’da milli hükümet arayışı ve daha sonra Samsun’a çıkarak o hükümeti halkla beraber halkın içinde kurma sürecine götürdü. Paşa’nın kafasında çok önceden imparatorlukların dağılacağı ve eninde sonunda Türklerden meskûn bir arazide milli devletin kurulacağı fikri vardı. Kendini o güne hazırlıyordu. O gün geldiğinde de hayatını ortaya koyarak öncü rol üstlendi. Bunu Samsun’a çıkma konusunda şöyle anlatır: “Kafamdakini bilselerdi beni Samsun’a göndermezlerdi”.