ESOGÜ Tıp Fakültesi’nde başmüdür’ün sayesinde yönetim şemasının değiştiğini geçtiğimiz hafta köşe yazımda yorumlamaya çalıştım. Adeta telefon ve de yorum bombardımanına tutuldum. Biz basın mensupları yaptığımız haberlerde ve de yazdığımız köşe yazıları sonrasında övgü de, eleştiri de alabiliriz. Bu yazıma gelen yorumların her biri benim köşe yazım gibi. Gazetecilik mesleğinde haberden, köşe yazısından bihaber ismini yazmaktan çekinen kıymetli bir okurum yorum sonunda şöyle diyor, “Sonuçta dürüst ve tarafsız gazetecilik yaptığınızı iddia ediyor iseniz yazılanları yayınlarsınız.” Yazılanları köşe yazımın altında yorumlardan okuyabilirsiniz. Çünkü her bir yorum çok uzun olduğu için sizinkini yayınlayıp diğerlerini yayınlamamak olmaz.

Öncelikle; haber yazıları okuyucuya bilgi verme odaklı olup; açık bir anlatım ile olabildiğince tarafsız olur. Köşe yazılarında ise yazar bir konudaki fikrini subjektif olarak bildirebilir. Bir gazetede aynı konu farklı yazarlar tarafından farklı farklı yorumlanabilir. Birisinin ak dediğine diğeri kara diyebilir. Haber yazısı birebir olabildiğince yalın anlatılırken, köşe yazısı ise ağırlıklı olarak yazarın yorumunu içerir. Haber içerikli olmasına gerek yoktur.

Yazdığım köşe yazısına gelince öylesine yazılmadı. Araştırılarak, hemen hemen bütün servislerde gözlem yapılarak, çalışanlar ile görüşmeler yapılarak yazıldı. Öğretim görevlileri ve de görüştüğüm çalışanların pek çoğu başhekimlik ve başmüdürlük uyumsuzluğunun arasında kaldıklarını, bazı durumlarda performanslarının olumsuz etkilendiğini söylediler. Yazılan yorumlar sonrasında tekrar düşündüm. Geçen haftaki köşe yazımda, “devrim niteliğinde değişiklik” diye yazmıştım. Biraz abartmışım. Doğrusu, “başmüdür’ün görevlerinde devrim gibi değişiklik” olmalıymış. Yapılan değişiklik de sadece ve sadece başmüdürün bazı görevleri beş tane başhekim yardımcısına kaydırılmış. Hastane işlerini yürüten memurlar, sorumlular, şefler, müdür yardımcıları, müdürler hatta başmüdür de görevinin başında. Ne demişler; “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” Allah aşkına burada nasıl bir rahatsızlık söz konusu olabilir ki?

Sanki bütün hastaneyi başmüdür tek başına yönetiyormuş gibi görev paylaşımı sonrasında problem olacakmış gibi bir algı oluşturuluyor. Öyle bir gürültü koparılıyor ki; insana "Beş başhekim yardımcısı bir başmüdür etmiyor mu?" dedirtiyor. Diğer hastanelerimizde bildiğim kadarıyla böyle bir başmüdürlük yok. İşleri aksıyor mu? Hatta ilk kurulduğunda burada da yokmuş. Doğrusu bu durum ayrı bir araştırma, ayrı bir yazı konusu olabilir. En aşağıdan en tepeye bütün çalışanlar, yöneticiler, müdürler hatta başmüdür de dahil herkes görevinin başındayken bu gürültü niye? Hastane başhekiminin daha önce dört yıl başhekim yardımcılığı, ihale komisyon başkanlığı yaptığı bir hastaneden bahsediyoruz. Neden daha önce bir başmüdürün tek başına yapabildiği görevleri paylaşıldıktan sonra beş başhekim yardımcısının yapamayacağı düşünülüyor? Anlamakta zorlanıyorum.

Bu vazgeçilemeyen görevlerin bizim bilemediğimiz ne gibi statü, vs. kazanımları var? Yapılması nasıl bir üstün yetenek gerektiriyor ki, bu yetenek sadece başmüdürde var, görevlerinin paylaşıldığı beş tane başhekim yardımcısında yok. Normalde bir kişinin yaptığı görevi altı kişiye verdiğinizde ilgili kişi rahatladığı için teşekkür etmez mi? O zaman görevlerinin paylaşılması başmüdürlüğü neden rahatsız ediyor? Özel sektörde herhangi bir üst yöneticinin altında başka bir yöneticinin üst yönetime paralel bir yönetim sergilemesi mümkün değil. Hele birde üst yöneticiyi yıpratacak davranışlarda ve de söylemlerde bulunması iş akdi fesih nedenidir. Tekrar tekrar yönetim şemasına baktım. Değişiklik olarak sadece başmüdürün görevleri paylaştırılmış. Bu kadar telefon aldım. Uzun uzun yorumlar geldi. İster istemez kafamda farklı düşünceler oluşuyor.

Sonrada cevabını merak ettiğim bir soru aklıma takılıyor. Acaba başmüdür olmasaydı hastane batar mıydı?