İstanbul’un 4, Ankara’nın 3 aylık suyu kaldı. İzmir’de geceleyin, sabaha kadar süren su kesintileri çoktan başladı. Peki, Eskişehir’de durum nedir? Tek su kaynağımız porsuk barajının doluluk oranı , tarihinde ilk kez yüzde 35’lerin altına indi. Sonuçta, Türkiye, son yılların en kurak yazlarından birini yaşıyor. Büyük şehirlerde baraj doluluk oranları tarihî düşük seviyelere geriledi.

KİMSE HAZIR DEĞİL

Ülkemizde bu işlere kafa yoran Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, şunları söylüyor: ”Ülkemizde su yönetimi riski yönetmeye yeterince hazır değil. Barajlarda su bitip kriz ortaya çıktığında da planlı su kesintisi dışında yapılacak çok bir şey kalmıyor. Özellikle büyükşehirlerde su yönetiminde riski arttıran sebeplerin daha iyi görülmesi gerekiyor. Ayrıca suda arz ve talep yönetiminin birlikte yapılması gerekiyor. Talebin yönetilmesinde yetersiz kalıyoruz. Su kullanımı konusunda denetim ve bilinçlendirme çalışmaları birlikte yürütülmeli. Şehirlerdeki suyumuzun ülke genelinde yüzde 45’i kayıp ve kaçak olarak israf oluyor. Bunun makul seviyeye çekilmesi artık bir zorunluluk”

SU HAVZALARI KRİTİK SEVİYEDE

Tüm dünyada tarım işletmeleri yada başka bir deyişle çiftçiler, suyun büyük bölümünü tarım üretimine kullanıyor. Birde su kaynaklarını farklı amaçlar ile kullananlarda var. Tüm dünyada nüfus artışı ve tüketim baskısı su talebinin artmasına neden oluyor. Kentlere, Eskişehir’de dahil sağlanan su miktarı her geçen gün yetersiz hale geliyor. Tabii ki, kentlerde yılların yanlış yönetilen, yanlış su politikaları da var. Demek ki, herkes kendine gelecek, mevcut politikalar sürdürülmeyecek. Yoksa göller, barajlar ve yer altı su kaynakları geri dönüşsüz bir çöküşle karşı karşıya kalacak.

KENDİMİZE BAKARSAK

Çifteler ilçesindeki meşhur su kaynağını Eskişehir’e getirmeyi umut ediyorduk. Bu konuda siyasilerimiz birbirlerini hedef alan açıklamalar yaptılar. Çifteler ’in geçen dönem belediyesi de suyu vermeyeceklerini söyledi. Önemli kaynak olarak görülen bu yerdeki su kaynağı, kuraklık nedeniyle ortadan kalktı. Getirmeye kalksan ortada gelecek su kalmadı. Demek ki, siyasilerimiz boşuna birbirlerini eleştiren demeçler vermişler. Ciddi bir su kaynağı olsa da şehrimiz için kullansak, durumu ortaya çıktı. Bozkır’da açan çiçek konumundaki Eskişehir’i soldurmamız gerekiyor.

ŞU İŞE SON VERELİM

Kaymaz ve Mihalgazi yöresinde açılmak istenen altın madeni ve diğer madencilik girişimleri durdurulmalıdır. 30 yıldır devam eden altın madenciliği maceramızı sonlandırmamız gerekiyor. Çifteler ’deki su kaynağı durup dururken biz tartışırken kayboldu. Madenlerle diğer kaynaklarımız kaybetmeyelim.
30 yıl olmuştur. Bir Kaymazlı olarak, o günleri çok iyi hatırlıyorum. 35 yıl önce Kaymaz da belediye vardı. Belediyenin DYP’li başkanı meclis üyeleri, Kaymaz halkı ile birlikte iki kez Ankara-Eskişehir yolunu trafiğe kapattı. İki ayrı altın arama firması, korkarak Kaymaz da maden açamadı. Daha sonra belediye başka partiye geçti. Birinci etapta onlarda karşı çıktılar. Daha sonraki CHP’li belediye başkanı ve bazı meclis üyeleri işsiz gençlerimize iş bulacağız gerekçesiyle, maden açılmasına izin verdiler. Nasılsa bir gün Kaymaz da rezerv bitecekti.

REZERV BİTTİ, BİTMESİNE

Kaymaz’da on yıllar geçti. Rezerv bitti. Sonra maden kapanır düşüncesi hâkimken, birden hazır maden ocağının ve tesislerinin kapatılamayacağı savunuldu. Başka illerden kamyonlarla Kaymaz’a toprak taşınmaya başlanıldı. Siyanür ile ayrıştırılan havuzların sayısı da arttı. Daha Kaymaz’daki madenin en az 10 yıl çalıştırılması düşünülüyor. Toprak dağları, yeryüzü şekli Kaymaz ve yöresinde değişmeye devam edecek.

ANLAŞILMAZ İLGİ

Alpu’da, termik santral mahkeme kararı ile dolduruldu. Ancak, altın ve gümüş madeni şirketlerinin Eskişehir yöresine ilgileri devam ediyor.Mihalgazi ve Sarıcakaya yöresinin önemi ise Akdeniz ikliminin yaşanması ve görülmesidir. Çevremizdeki büyük iller yılın 12 ayı, sebze ve meyve ihtiyaçlarını buradan karşılıyor. Şimdi, bu iki ilçemize altın veya gümüş madeni açmak, doğru bir yaklaşım olmaz. Aklıselim herkesin de karşı çıkması gerekir. Altın veya gümüşün yenmeyeceğini öğrendiğimiz zaman, bölgemizdeki toprakların önemini anlayacağız.

TEK ÇALIŞMA

Tarımda durum buyken, sanayide de farklı değildir. Türkiye’de ilk kez ESO ‘Yeşil Şehirler Programını’ açıkladı. Eskişehir’de su sorununun yaklaştığını Eskişehir’de suyun tasarruflu kullanılmadığının altı çizildi. Bu rapor bulunup herkes tarafından okunması gerekiyor. Suyumuz şimdilik var. Çukurova’da en verimli ovalarımızın başında geliyordu. Şimdi suyun bittiği söyleniyor. Mihalgazi yöresini kendi elimiz ile maden sahası haline getirmek istiyoruz. Altın mı önemli yoksa verimli toprak daha mı önem taşıyor. Bu noktada iyi düşünmeliyiz. Arjantin’den sonra en yüksek faiz Türkiye de bulunuyor. Üreticinin, Tarım Platformu’nun veya ESO’nun ETO’nun ekonomimize yönelik önerileri söylemleri aynı düzlemde birleşiyor. Ülkenin sorunlarını sadece birkaç kişinin çözmesini beklemek yanlıştır. Sorunların hepimizindir.