Şamanizm insanlığın başlangıcı kadar çok eski bir zamana dayanır. Bilinenin aksine bir din değil Gök-Tanrı dininin içerisinde ki inanç sistemidir. Şamanizm’e göre ruhlar ya iyidir ya da kötü ve onlar ile iletişime geçmek çeşitli ayinler ile mümkündür ve bu ayinleri gerçekleştiren kişiye de Şaman denir. Şamanlar aynı zamanda o dönemin hekimleridir ve hastalara şifalı karışımlar yapmalarıyla bilinirler. Ancak Türklerde bu kişilere Kam adı verildiğinde Şaman ismi pek bilinmez.
Türklerin en eski inanç kaynağının Şamanizm olduğu bazı araştırmacılar tarafından savunulsa doğrusunun bu olmadığı ancak Türklerin hayat rutinlerinde Şamanizm belirtilerine oldukça fazla bir biçimde rastlandığı bilinenler arasındadır. Hatta günümüzde çoğu zaman farkında bile olmadan rutinlerimiz de Şamanizm geleneklerini sürdürüyoruz. Bunun en büyük sebebi Orta Asya Türk kültürünün sosyal hayatında din ve inanç sistemlerinin oldukça etkili olmasıdır.
Şamanlar Ay’ın koruyucu olduğunu düşündüklerinden Ay’a Ay Dede ya da Ay Ata derlerdi. Orta Asya’dan Anadolu’ya göçen ve Şamanizm’den etkilenen Türkler de çocuklarına aynı şekilde öğretmişlerdir. Ay Şamanizm’de öyle çok etkin bir yere sahipti ki gözlemlenen doğa olayları bile onunla bağdaştırılırdı. Örneğin ay tutulduğunda Ay’ın kötü ruhlar tarafından tutsak edildiğine inanılırdı. Tutsak sözcüğünün kökü olan 'tut-' fiili, bu yüzden ayın kararması anlamında kullanılmıştır.
Şamanist dönemde her yöne bir renk vermişlerdir. Kuzeye siyah, güneye ise beyaz. Günümüz haritasında kuzeydeki denizimize Karadeniz, güneyde ki denizimize ise Akdeniz denmesi de bu yüzdendir.
İstenmeyen bir olay duyulduğunda tahtaya vurulması, kötü olaylar sonrasında kurşun dökme geleneği, Loğusa kadınlarının başına bağlanan kırmızı kurdele, ölümün ve yeni doğanın ardından kırk okutma âdeti, ölülerin mezarlarına mezar taşı dikilmesi, dilek tutma, nazar olgusu gibi birçok adet ve gelenek Şamanizm inancından kaynaklanmaktadır. Din ve inanç sistemleri insanların hayatlarında büyük yere sahiptir Kültürün ve geleneklerin nesilden nesile aktarılmasın da etkin bir rol oynar. Mezopotamya ve Sümerlerden bile eski bir tarihe dayanan bu inancın günümüzde dahi etkisini sürdürmesi bu yüzdendir.