İzmir’de 16 yaşındaki bir lise öğrencisinin eline pompalı tüfek verilerek Salih İşgören Polis Merkezi’ne düzenlediği saldırı, Türkiye’ye yönelik yapılabilecek saldırıları da gözler önüne getirdi. Şehit polislerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyoruz. Mekanları cennet olsun. Bize düşen görev okulların açıldığı bu günlerde çocuklarımızı ve gençlerimizi iyi yetiştirmektir.
Polis merkezimize eylemde DEAŞ izinin dikkat çekici olduğunu düşünüyorum.
Saldırgan sosyal medya hesabından, DEAŞ’ın kurucusunun sözlerini yazması da dikkat çekicidir. Bu terör örgütü ve diğer terör örgütlerine, Irak ve Suriye’yi dar eden, onlarla mücadele eden Türk Ordusu olmasaydı, bu terör örgütleri tüm dünyanın başına bela olacaklardı. Mücadelede devam ediyor. Batılı emperyalistlerin denge politikaları ile güneyimiz ne hale geldi. Bu teröristlerden 4 binini ordumuz etkisiz hale getirdi.
NİYE GENÇLİĞİMİZ HEDEFTE
Türkiye’nin ve Türk gençliğinin batılı emperyalistlerin desteklediği, terör örgütlerinin hedefinde olması, elbette yaşadığımız coğrafyanın etkisi büyüktür. Geçmişte cetvel ile sınır çizenler, bir daha Büyük Ortadoğu Projesi gibi söylemlerle yeniden cetvelle haritalar çizmek istiyor. Türkiye ve Türk ordusu karşılarında, oyunları bozuyor. Bir dönem çeşitli tertiplerle ordumuzun önemli komutanlarının hapislere atılması da bu nedenledir.
ONUR YÜRÜYÜŞLERİ
İzmir’deki Polis merkezine yapılan saldırıda rol verilen gencin, beyninin yıkandığını dedesi bile söyledi. Başka bir grup Türkiye’nin çeşitli yerlerinde, Eskişehir’de bile LBGT bayrakları açarak, gençlerimizi etkilemeye çalışıyor. Örgütler farklı farklı görülse de, muhtemelen aynı merkezden yönlendiriliyor. Kimisi. Terör saldırısı için kullanılırken, kimisi de milli mücadele yıllarda olduğu gibi batılı örgütler tarafından kullanılmak isteniyor. Ülkemizde bu türden dernekler, çeşitli fonlarla fonlanıyor. Hedef bizi biz yapan değerlerin ortadan kaldırılmasıdır. LBGT eylemlerinin özgürlük ve onur ile ilgisi yok. Tam tersine pembeye boyanmak istenen kapitalizm ile emperyalist siyasetlere teslim olmaktır. Batılılar, kurtuluş savaşında olduğu gibi bugünde çeşitli dernekler aracılığı ile bu grupları, toplulukları fonluyorlar.
CÜNEYT ARKIN İZLEYELİM
Ülke içinde veya dışında güvenlik güçlerimize karşı yapılan eylemler, pompalanan yoz kültürün kaynağı Atlantik ötesi olduğu görülüyor. Bu tür yaklaşımlara, dünyada pembe kapitalizm deniyor. Kız çocuklara pembe, erkeklere mavi giydirilmesi cinsiyetlerinin şekillendirilmesi için çok önemlidir. Erkeklerin vurdulu kırdılı oyunlar oynaması çok doğaldır, cinsiyetlerinin gereğidir. Bunun tersi yapılıyor ve çocuklar cinsiyetlerinden uzaklaşıyor. Yani, Cüneyt Arkın yada karate filmlerinin olumlu etkisi var. Özellikle bizim kuşağın rahmetli Cüneyt Arkın'ın ‘Kara Murat’ türünden filmleri ile büyüdüğümüzü söylemeye gerek var mı? Bilmiyorum. Emperyalizm veya pembe kapitalizm, gençleri etkilediği görülüyor. Milli Eğitim kurumumuzun da gelişi güzel müfredat programları yerine bu işlerle uğramasını bekleriz. Çünkü cinsiyetsileşme veya çalışmalarından aydın bir kent olan Eskişehir’deki aileler de çok rahatsız oluyorlar.