Gazze yanıyor, insanlar ölüyor, insanlık öldürülüyor.
Yarım yüzyıldır bu topraklarda insanlık suçu işleniyor.
2 Milyon kişi İsrail tarafından açık hava hapishanesine dönüştürülen Gazze’de ölüm kalım savaşı veriyor.
İsrail Filistin Savaşı…
Hak, hukuk, kural, vicdan, merhamet insanlık adına ne varsa bu savaşta yok. Hedef büyük küçük, genç yaşlı, kadın erkek topyekün insanlar, insanlık.

İsrail sivilleri öldürüyor.
İsrail çocukları öldürüyor. Çocukları öksüz, yetim bırakıyor.
İsrail hastaneyi vuruyor. Hastanelerde yatan hastaları öldürüyor.
Camileri, kiliseyi vuruyor. İbadethanelere sığınan sivilleri öldürüyor.
Elektrik, su, sağlık ekipmanları ve temel gıda gibi insani temel ihtiyaçlara ulaşımı engelliyor.
Ekmek üretilmesin diye fırınları vuruyor.
Hastanelerin morgları dolmuş. Mezarlıklarda yer kalmamış.
Ardı arkası kesilmeyen bombardımanlar sonrasında küçücük çocuklar öldükten sonra kendilerinin tanınabilmesi için kollarına isimlerini yazar hale gelmişler.
Bu bir savaş olamaz. Böyle bir savaş olmaz.
İsrail yakıyor. Yıkıyor.
Yapılanlar artık
Gazze için toplu imhaya dönüştü.

Filistin’de yaşananlar karşısında insan olanın yüreği dayanmıyor. Nitekim yaşananlara Eskişehirlilerin de yüreği dayanmadı. Binlerce Eskişehirli “İsrail vahşetini kınamak, en azından dualarıyla Gazze’de yaşam savaşı veren masumların yanında yer almak için” Cuma günü Dede Korkut Parkı’nda buluşarak hem dua ettiler, hem de ölenler için “gıyabi cenaze namazı” kıldılar. Ben de oradaydım. Filistin’deki masumlar için dualar edildi. Cuma vaazında, hutbenin de konusu İsrail’in katliamlarıyla insanlara yaşattığı vahşetti.

Gazze; Dünyanın en modern ve yakıcı silahları ile yok edilmeye çalışılıyor. Gazze’de yaşama dair ne varsa İsrail tehditi altında. Maalesef bu vahşice katliamları da bütün dünya seyrediyor. Böylesine bir katliama ne zaman dur denecek. O da bilinmiyor.

Yıllar önce insanlar için, insanlık için dileğimizi ne güzel özetlemiş üstad Necip Fazıl Kısakürek.

“Yıkılasın İsrail,
Enkazını göreyim.
Sana ülke diyenin,
yüzüne tüküreyim!”