Geçtiğimiz günlerde “Birlikte dikelim, birlikte yeşertelim” başlığı ile bir yazı kaleme almıştım. Acilen topyekün ağaç dikmemiz gerekiyor. Biliyoruz ki; ağaç, orman yoksa yağmur yağmıyor. Yağmur yağmadığında göllerde, barajlarda su kalmıyor. Su kalmadığında da hayat kalmıyor. Bu nedenle; son günlerin en önemli gündem maddelerinden birisi kuraklık.

Maalesef, şehrimiz de bu tehlike ile karşı karşıya. Su kaynaklarımız artık alarm vermeye başladı. Eskişehir’in en önemli su kaynağı olan Porsuk Barajı’nda su miktarı kritik seviyeye doğru iniyor. Yine Eskişehir’in umudu olan ve bundan birkaç yıl önce gündeme getirilen ve Eskişehir’e taşınması için fizibilite ve proje çalışmaları yapılan Sakaryabaşı’ndaki su kaynağının da alarm verdiğini biliyoruz. Sadece 2 yıl önce su bisikletleri ile gezilen Sakaryabaşı’nda artık kurbağalar bile yaşam savaşı vermeye başladı.

Sadece Eskişehir’in değil Türkiye’nin de iklim krizi ve ciddi su krizi ile karşı karşıya olduğunu her gün haberlerde uzmanlardan duyuyoruz. Son yılların en kurak dönemini yaşıyoruz. Göller kuruyor. Barajlar boşalıyor. Tarımsal sulamada da büyük sıkıntılar yaşanıyor. Konuyla ilgili Eskişehir kamuoyunda ciddi duyarlılık gösteren çevre kuruluşlarının sesinin yükseldiğini duyuyoruz.

Komşu ilimiz Uşak’da su kesintisi başladı. İzmir gibi deniz kıyısında bir şehirde de içme ve kullanma suyu artık kesintiler ile verilebiliyor. Başkent Ankara’nın da su problemi yaşayabileceği konuşuluyor. Pek çok şehrimizden buna benzer haberler okuyoruz. Diğer illerimize göre kaynakları daha sınırlı bir şehir olarak Eskişehir’inde su sıkıntısı yaşaması an meselesi.

Geçtiğimiz hafta Saadet Partisi Eskişehir İl Başkanı Fesih Bingöl, hem doğanın tahrip edilmesi hem de su tüketimindeki bilinçsizlik nedeniyle Eskişehir’in ciddi bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Bingöl geçtiğimiz hafta yaptığı basın açıklamasında;“yalnızca 1 gram altın için 166 ile 400 litre arasında su tüketiliyor. Bu çok büyük bir rakam. Su, Türkiye’de doğru kullanılmayan bir kaynak. Susuzluk tehlikesi kapımızda. Bunun yanında buradan elde edilecek altın “devede kulak” kalır. Doğal alanlarımızı altın için heba edemeyiz.” diyor.

Kentte başlatılması planlanan altın arama faaliyetlerinin büyük bir çevresel tahribata yol açacağını ve şehrin ciddi bir su kriziyle karşı karşıya kalabileceğini belirten Bingöl uyarıyor; “Bugünden harekete geçmezsek 2 yıl içinde Eskişehir’de büyük çaplı su kesintileri yaşanacak”

Eskişehir olarak ormanlarımıza yeniden hayat vermenin yolunu bulmalı ve su kaynaklarımızı verimli kullanmalıyız. Bunun yanında şimdiden su kullanımı ile ilgili tedbirler alınmalı. Zira; göllerimiz kuruyor, barajlardaki su seviyemiz giderek azalıyor.

Eğer biraz daha geç kalırsak, önümüzdeki yıllarda Eskişehir de su sıkıntısı yaşayabilir.