İnsan her gün değişen bir varlık. Yaşanılan olaylar ve durumlar diğer varlıklara nazaran biz insanları çok daha fazla derinden etkiliyor. Geçtiğimiz yıllarda ağır bir pandemi süreci yaşadık. İş hayatımızdan tutalım da günlük rutinlerimize, yediğimiz yemeklere hobi alanlarımıza kadar köklü değişiklik yaşadık. Bu süreç yalnızca sosyal yaşantımızı etkilemekle kalmadı aynı zamanda psikolojik hastalıkların da yayılımını ciddi ölçü de arttırdı.
Fiziksel hastalıklar bir yana günümüz de artık psikolojik rahatsızlıklar çok daha fazla oluşmaya başladı. Benimde yenilerde duyduğum bir terim olan Languishing Sendromu kişilerin hayatlarını kapsamış durumda. Peki nedir bu sendrom? Depresyon hali ve normal ruh hali arasında gidip gelinen bir durum olarak nitelendirilen mutsuzluk hali. Kişinin kendini sürekli yorgun hissetme, mutlu hissedememe kısaca boşlukta hissetme durumu da diyebiliriz.
Bu sendromun, insan ilişkilerine mesafeli yaklaşma, olumsuz düşünme, sahip olduğu hobileri bırakma, yataktan kalmak istememe, motivasyon düşüklüğü gibi belirtileri bulunmaktadır.
Psikologlar ruhsal hastalıklarla başa çıkmanın en iyi yolunun tanı koymak olduğunu söylüyorlar. Yani problemin tam olarak ne olduğu bilinirse çözümüne ulaşmak da o denli kolay olacaktır. Şimdilerde adını yeni yeni duyduğumuz bu sendromun çözümü için uzmanlar iki şeyi öneriyorlar. İlki bölünmemiş zamanlar yaratmak ikincisi ise küçük hedeflere odaklanmak. Peki, nasıl yapacağız bunu? Öncelikle kendinize rahatsız edilmeyeceğiniz alanlar yaratarak başlayabilirsiniz. Yarattığınız bu alanda insanlar, eşyalar veya durumlar gibi size rahatsızlık oluşturacak hiçbir şeyi bulundurmayın ve yarattığınız bu alanda yalnızca kendinizle kalmaya özen gösterin. Çünkü çok azımız bunu başarabiliyor.
Ardından uzun vadeli zaman gereken, gerçekleşmesi güç hedefler yerine kısa vadeli çabuk sonuç verebilecek hedeflere yönelmek kişiye mutluluk vereceğinden dolayı olumsuz ruh haline bürünmesini engeller.
Son olarak da insanın sosyal bir varlık olduğunu ve ikili ilişkilerin kişinin ruhsal durumunu birincil açıdan etkilediğini unutmamamız gerektiğini vurgulayarak bitirmek istiyorum. Bu yüzden sevdiklerimize sahipken onlarla daha çok konuşmalı daha çok paylaşım yapmalıyız. Çünkü bu bize birçok psikolog seansından daha iyi gelecektir.
Herkese mutlu haftalar..