“2Eylül Mahallenizde, Muhtarlar Konuşuyor” diye başlattığımız proje gerçekten çok ses getirdi. Muhtarları yakından tanıdıkça bugüne kadar muhtarların yaptıkları ile ilgili bilmediğim çok şeyi öğrendim. Muhtarlarda belediye başkanları gibi sandıktan seçilerek gelen ve en küçük yerleşim alanı olan köy veya mahalle yönetiminin başında bulunan kişiler. Sorumluluk alanındaki sorunlarını çözerken sadece devletle millet arasında değil, hayırseverler ile vatandaşlar arasında da tam anlamıyla bağlantıyı sağlayan bir makamda oturuyorlar.

Bugüne kadar 10’dan fazla mahalle muhtarı ile oturup konuştuk. Huzur Mahallesi Muhtarı Refik Özaydın’ın açıklamaları, uyarıları özellikle kentsel dönüşüm ile ilgiliydi. Erenköy Mahallesi Muhtarı Osman Çalış’ın yine imar sorunu dışında Kurban Bayramı’nda kaybolan keçiyi bulup sahibine teslim ettiğini de bir kenara not edelim. Burs bulan, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarının giderilmesi için gece gündüz demeden çalışan, sorumluluğunun gereği nerede ise mahalleye giren çıkan herkes hakkında bilgi edinip yetkililer ile paylaşan onlar. Tebligattan şikayet edeni de var, memnun olanı da. Örneğin Batıkent Mahallesi Muhtarı Derya Can diyor ki; “Ben tebligatlardan memnunum. Çünkü benim vatandaşla iletişimimi sağlıyor.” Tecrübeli muhtarlarımızdan Akçağlan Mahallesi Muhtarı Ali İrfan İbiş muhtarlığın önemini anlatırken, “Biz mahallede kim nedir bilirdik. Artık yeni düzenleme ile vatandaş muhtara gelmiyor, vatandaşı tanıyamıyoruz” diye serzenişte bulunuyor.

Muhtarları biraz da sosyal medya üzerinden takip ettiğinizde gördüğünüz şey; kan arayan, insanlara bazı yardımlar dışında iş imkanı sağlayan kişiler olarak da görev yapıyorlar. Örneğin Emek Mahallesi Muhtarı Sibel Akıl bu konuda bir hayli aktif. Hastalar için kan arıyor. Eleman arayanla iş arayanı buluşturuyor. Benzeri bir uygulamayı Batıkent Mahallesi Muhtarı Derya Can da yapıyor. Basın ile mahallesinin sorunlarını duyurarak çözmeye çalışıyor ve de çözüyor. Fakir fukaraya destek oluyor. Yine benzer bir çalışmayı yapan Gündoğdu Mahallesi Muhtarı Sevgi Doğan şöyle anlatıyor; “ Mahallede okullar açıldığında kırtasiye yardımı yapıyoruz. Burs temin ediyoruz. Biz bu işleri yaparken elbette cebimizden yapmıyoruz. Ancak köprü görevi yapıyoruz. Bu işler çevre ile oluyor!”

Şeker Mahallesi Muhtarı Canan Arı sporculuğu ile dikkat çekiyor. Ücretsiz taekwondo dersleri veriyor. Spor yaptırıyor hem kapalı hem de açık alanda. Röportajlarda okuyabilirsiniz hepsinin sorunları var. Deliklitaş Mahallesi Muhtarı Hüsnü Petek bürokrasiden şikayet ederken, Alanönü Mahallesi Muhtarı Musa Yeler başıboş köpeklerden, Şirintepe Mahallesi Muhtarı Selami Çetin tebligatlardan, Dede Mahallesi Muhtarı Ömer Saraçlar metruk evlerden şikayetçi. Seviliyor sayılıyorlar. Uluönder Mahallesi Muhtarı Hasan Güler ile mahallesinde gezerken bu enerjiyi fazlası ile hissettik.

Basına soğuk bakan, basının değerini bilemeyen muhtarlar da yok değil. Oysa kendisi nasıl mahalle sakini ile her türlü kurum ile köprü vazifesi görüyor ise basının da vatandaş ve muhtar gibi temsilcilerinin seslerini ilgililere duyurma vazifesi olduğunu sanırım görmezden geliyor.

Daha pek çok örnek sıralayabiliriz. Muhtarlarımız belediye başkanları gibi seçimle iş başına geliyorlar. Gel gör ki belediye başkanları tabiri caiz ise para basma dışında yetkileri dahilinde her şeyi yapabiliyorlar. Muhtarlar öyle mi? Muhtarlar mahallelerinin adeta ağabeyi, ablası, kardeşi, dert babası, sorun çözen anası gibi. Seçimle işbaşına gelen muhtarlar sorunlarının çözümünde benim gördüğüm kadarıyla tamamen ricacılar. Bu kadar işleri başarı ile yapan muhtarlar ricacı değil icracı olsalar neler yapmazlar ki?