Takvimler 3 Mayısı gösterdiğinde bizler iki günü bir arada kutlarız. Biri Türkçülük günü diğeri ise Dünya Basın Özgürlüğü günüdür. Burada hemen şunu yazmak istiyorum. Ülkemizde yılda 4 kez gazetecilik ile ilgili gün kutlarız. Benim kutlamayı tercih ettiğim gün 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü günüdür. Ama Eskişehir’deki gazeteciler bugünü pek hatırlamıyor. Onlar yürürlükten kaldırılan 10 Ocak’a takmış durumdalar.  Dünyada basın özgürlüğü ile ilgili çeşitli tartışmalar vardır. Ülkemizde bu tartışmalar daha şiddetlidir. Bugün gelinen noktada medyamız yeni sıkıntı ve güçlüklerle karşı karşıyadır.

KLAVYE KAHRAMANI OLMAYALIM

Hepimizin sevdiği sosyal medya hesapları gitgide sıkıntılara da neden oluyor. Herkes sosyal medyaya çabuk alıştı. Sosyal medyanın yalan yanlış bilgiler ile dolu olduğunu herkes kabul etmeye başladı. Kimisi de içi boş olan selfie çekimlerine takmış durumdalar. Altı dolu olmayan selfie fotoğrafları neyin çözümü oluyor ki. 

Bugün yazılı basının önemi tekrardan ortaya çıkıyor. Kâğıt medya, Küresel Salgının bitmesinin ardından dünya çapında yine revaçta ve gözde olmaya başladı. Çünkü sosyal medyanın güvenli liman olmadığı görüldü. Sosyal medyada herkes basın özgürlüğünden bahsediyor. Basın özgürlüğü olup olmadığını tartışıyor. Sosyal medyada gelişi güzel vakit geçirenler, bilgilerin doğru olup olmadığına bakmadan klavyelerine basan kişilerdir. Basın özgürlüğü ile bunların bir ilgisi yok. Bu kişilerin, günde bir yerel gazetede alıp almadıklarını düşündüm. Klavye başına geçerek yazı yazmak kolaydır. Gerçek anlamda şehrimizdeki yerel gazetelerin yaşamasını istiyorsak, bu gazetelere ya abone olacağız. Ya da her gün bayiden satın alacağız.

GAZETENİZ 2EYLÜL OLMASAYDI

2 Eylül olmasaydı, pek çok konu Eskişehir’de gündeme gelmezdi. 2 Eylül veya diğer gazetelerin yayın yaşamına devam edebilmesi için satın alımlarının yanında, şehrin kurumlarının vereceği reklamlar ile gazeteleri desteklemesi gerekiyor. Bu vesile ile bizim gibi iller arasında en düşük reklam pastası Eskişehir’de bulunuyor. İnternet medyasındaki yeni düzenlemelerin nasıl sonuç vereceğini göreceğiz. Halkın haber alma halkına sahip çıkılarak medya kurumları yaşatılmalıdır. Gazeteciler bütün güç koşullara rağmen ayaktadır, ayakta kalmaya da devam edecektir, kamuoyunu aydınlatmaktan geri durmayacaklardır. Öldük, bittik şeklindeki yakınmalarının bir anlamı yoktur.

YÜZDE 25 KADIN GAZETECİ VAR

Türkiye’de 15 bin kişinin basın kartı var. Basın kartı sahiplerinin bir kısmı sürekli basın kartı taşıyor. Basın kartı taşıyan gazetecilerin yüzde 25’inin kadınlardan oluştuğunu İletişim Başkanlığı daha önceden kamuoyuna açıklamıştı. Eskişehir’de son yıllarda kadın gazeteci sayısı artış gösterdi. Bu artış, onların meslektaşı ve de 40 yılını devirmiş bir meslek tecrübesi olarak beni mutlu ediyor. Gazetecilik mesleği zor meslektir. Kadın gazeteciler için daha da zor olduğu her koşulda görülüyor. Gazetecilik mesleğinde başarılı olan herkes, başka mesleklerde de başarılı oldur.

DEVRİMLERE ÖNDERLİK ETTİ

Bugün ayrıca Dünya Türkçülük günüdür. Ülkemizdeki Türk Milliyetçileri, Türkiye’nin 1876, 1908, 1920 Devrimlerine, ilerici hareketlerine öncülük ettiler. Günümüzde ise dünyanın merkezi Atlantik’ten Avrasya’ya kayıyor. Dolar imparatorluğu geriliyor. Yenidünyada konuşulacak en önemli konuların başında Türk Cumhuriyetleri geliyor. Enerji kaynakları, üretim artık Asya’dadır. Dünyanın enerji kaynakları, doğal kaynaklar, hammaddenin Atlantik ve Avrupa da olmadığı, Asya’ya olduğu artık net bir şekilde görülüyor. Avrupa devletlerin yöneticileri de bu durumu tespit ediyor. Batı emperyalistleri Türkiye’nin Avrasya’ya kaymaması için çeşitli yollar deniyor. Kazakistan’ın kurucu Cumhurbaşkanı Nazarbayev, Türkiye’yi kendi yanlarında görmek istediğini söyleyeli belki 20 yılı geçti.. Biz henüz bu durumun farkına varmasak da, önümüzdeki süreçte göreceğiz. Hayat Avrasya da yerimizi almamız için bizi zorluyor. Türkiye ve Türk Dünyası Avrasya’da yakın gelecekte bir daha ayrılmamak üzere birleşecektir.