Türkiye Cumhuriyetinin tapu senedi olarak kabul edilen Lozan anlaşmasının 100. Yıl dönümünü kutluyoruz. Cumhuriyeti yoktan var edenlerin, ülkenin tapu senedini almaya Lozan’a gidecek takım elbiseleri yoktu. İsmet İnönü ömrünü harp meydanlarında geçirmişti. Takım elbisesi nasıl olacaktı? Aklına törenlerde takım elbise giyeceği gelmemişti. Lozan heyetinin tümüne mütevazı elbiseler bulunarak, heyet yola çıktı. Akılları ve arkalarındaki Türk Milletinin gücü ile Lozan’dan başarı ile dönmesini bildiler. Lozan, çöken ve dağılan bir imparatorluğun küllerinden doğan bir milletin kendisine 1. Dünya Savaşı galipleri tarafından dayatılan Sevr Antlaşması’nı yırtıp attığı anlaşmanın adıdır. Lozan emperyalizme karşı kazanılan askeri zaferin diplomasi alanında taçlandırılmasıdır. Lozan müzakereleri tam 8 ay sürmüş, Türk tarafının kayıtsız şartsız bağımsızlık için verdiği mücadele başarıya ulaşmıştır. Bu başarı emperyalistleri hiç memnun etmediği gibi, bunun öcünü almak için hep çaba sarf ettiler. Bu çabaları bugünde devam ediyor. Bunun ilk dile getirilmesi, açığa vurulması Lozan’daki İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon tarafından İsmet Paşa’ya “Aylardan beri müzakere ediyoruz. Arzu ettiklerimizin hiç birini alamıyoruz. Vermiyorsunuz. Anlayış göstermiyorsunuz. Memnun değiliz sizden. Ama ne reddederseniz, cebimize saklıyoruz. Memleketiniz haraptır. Yarın geleceksiniz. Bunları tamir etmek için, kalkınmak için yardım isteyeceksiniz. O zaman, bu cebime koyduklarımın her birini birer birer çıkartıp size vereceğim” şeklindeki açıklamasıdır. Lozan’daki Türk diplomasinin başarısını içlerine sindirememişlerdir. Hatta o tarihte bir İngiliz gazetesi olan New Conventional, bu bağımsızlığın uzun ömürlü olamayacağını yazmak küstahlığını bile göstermiştir. Bu kin ve hazımsızlık hep devam ediyor. Bugünlerde Akdeniz de veya batıdan Türkiye siyasi ve ekonomik olarak sıkıştırılmak isteniyor. Geçen gün saydım. Ülkemizin çevresinde tam 26 tane Amerikan üssü olmuş. Niye bu askeri üsler ardı ardına kuruluyor. Bugün iyi bilmemiz gereken, olaylar var. Her şeyden önce Atatürk döneminde Cumhuriyetimiz dünyada en hızlı kalkınan iki ülkeden biri olduk. Atatürk’ü ve kurduğu Cumhuriyet’in felsefesini anlamak onun eserlerine devrimci bir ruhla, anlayışla sahip çıkmakla olur. Bugün zorlukları aşmada hepimiz Atatürk olmalıyız. Atatürk gibi düşünmeliyiz.
TAM BAĞIMSIZLIK KIRMIZI ÇİZGİYDİ
Bence Atatürk’ün en önemli anlayışı emperyalizme karşı olması ve mandacılık anlayışından uzak olmasıdır. Yani o tam bağımsızlıkçıydı. Ya İstiklal, Ya Ölüm onu en iyi tarif eden sözdür. Cumhuriyet ilan edildiğinde Lozan’a gidecek heyete zor elbise bulunmasının yanı sıra, ülkemizde erkeklerinin çoğu savaşlarda şehit olmuştu. Okuma-yazma oranı yüzde 3’dü. Ülkede bulabilenler Fransız köselesinden ayakkabı, Amerikan bezinden elbise giyer. Fransız patiskası kullanırdı. Sümerbanklar bu yoklukta ortaya çıktı. Bugünlere kolay gelinmedi. Bugün özelleştirmelerden sonra, yok pahasına elden çıkarılan kurumlarımızın değerini de anladık.
ÖZLEMLE ANIYORUZ
Cumhuriyet kurulduğunda toplu iğne bile üretemeyen ülkeden bugün dünyanın en önemli sanayi ürünlerini üreten ülke konumuna geldik. Elbette, eleştirilecek yönlerimiz ve eksik yapılan bir şeyler olabilir. Yokluk içinde sıfırdan bir millet yaratmışız. O Türk Milleti Atatürk’ün ve Cumhuriyeti kuranların yol göstericiliği sayesinde bugünde daha büyük atılımlar yapacak gücü kendinde buluyor. Dünya var oldukça Atatürk’ün ve arkadaşlarının kurduğu cumhuriyette yoluna devam edecektir. Emperyalistlerin bu ülke üstündeki oyunlarının hedefi, Orta Doğu haritasını yeniden istedikleri gibi çizebilmek için yırtıp attığımız Sevr’i hayata geçirebilmektir. O gün Lozan’da atılan imza, kendisini Türk olarak kabul edenlerin, onun gücüne inan aydınların ve Atatürk ve arkadaşlarının el ele vererek attıkları imzadır. Bugünde, o gün o imzayı atanların çocukları, torunları aynı kararlılıkla emperyalizme karşı duracak ve bu ülkenin esenliği için, onların yurt içindeki uşaklarını dün olduğu gibi bugünde mahvedeceklerdir. Son otuz yıldır yaşadıklarımız, Lozan’ın önemini gözler önüne sermiştir. Onun önemini değerini daha çok arttırmıştır. Lozan bizlere armağan edenleri minnetle ve şükranla anıyoruz.