Yoksulluk, günümüzde ne yazık ki sıradanlaştı.
Emekli yoksul, öğrenci yoksul, memur yoksul…
Kime dokunsan, geçim derdine dokunuyorsun.
Evet, yoksulluk artık sıradan bir hâl aldı belki.
Ama hâlâ bir sır gibi saklanıyor.
Çünkü yoksulluk, zayıflık göstergesi sanılıyor.
Halk, yoksulluğunu gizliyor; belli etmek istemiyor, görünmek istemiyor.
Kimse çıkıp da “Ben yoksulum” diyemiyor.
Eskiden yoksula yardım etmek de bir edep, bir erdem meselesiydi.
Bir elin verdiğini diğer el görmezdi.
Yardım gizlice yapılır, kimse rencide edilmezdi.
Çünkü önemli olan görülmek değil, gönül almaktı.
Ama artık her şey değişti. Yardım etmek bile bir gösteriye dönüştü.
Fotoğraflar, sosyal medya paylaşımları…
Yoksulun ihtiyacı kadar, yardım edenin imajı da düşünülüyor artık.
Geçtiğimiz günlerde CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan’ın paylaşılan bir fotoğrafı gündeme geldi.
Fotoğrafta, “yoksullukla mücadele” adı altında yapılan yardımlar görülüyor.
Kurban kesilmiş, yardım dağıtılmış ama yüzler açık açık ortada. Yardım alan da veren de teşhir edilmiş.
Sahi, yardım etmek yoksullukla mücadele midir?
Yoksa sadece yardım edilmiş yoksullar yaratmak mıdır?
Biz yoksulluğu bitirmeye çalışırken, birileri yoksulluğu görünür kılarak kendine pay mı çıkarıyor?
Bir insanın onurunu, bir kare fotoğrafın içine sığdırmaya kimsenin hakkı var mı?
Yoksulluk, fotoğraflarda bir “faaliyet raporu” değildir.
Bir insanın çaresizliği, bir siyasi reklam malzemesi olamaz.
Diyorum ya, eskiden bir elin verdiğini diğer el görmezdi.
Şimdi o ellerin yerinde telefon kameraları var.
Yardımın yerinde gösteri, merhametin yerinde reklam…
Ve asıl acı olan şu: Yardım eden görünürken, yoksul görünmez hâle geliyor.
Onuruyla yaşamak isteyen bir halkın yoksulluğu değil, mahremiyeti çalınıyor.
Oysa yoksulluk, teşhir edilerek değil, eşitlenerek biter.
Gerçek yardım ise görünmeden yapılır
************
Kuantum Özge der ki: “Bugün uyu ve unut.”