Her şeyden önce iyi insan, iyi gazeteci ve iyi yazar Altan Öymen’in kaybı, hepimizi üzdü. Öymen’in Eskişehir ile iyi anıları vardır. Aynı şekilde komşumuz Bilecik topraklarında doğmuş, benimde liseden okul arkadaşım olan eski Bursa Milletvekili Prof. Dr. Lale Karabıyık’ın da hayatını kaybetmesi, acımızı katladı. Altan Ağbi, ile Eskişehir’de ‘kuru fasulye’ ile imtihanımız olmuştu. Vergisini ödemeyen bir Eskişehirli işadamı Altan Ağbi’yi kızdırmıştı.
Uzun yıllar önce Eskişehir organize sanayi bölgesinde fabrikaları olan, bir işadamı oğluna magazinci diliyle dillere destan bir sünnet düğünü yapmak istedi. Organizedeki fabrikanın bahçesine Türkiye’nin en ünlü kadın sanatçısı davet edildi. Dönerler kesildi. Fabrikanın bahçesinde yapılan düğünün sanatçı dahil maliyeti o zamanki para ile 150 milyar olduğu açıklandı. Zenginlik ve şatafat böyle bir şeydi. Unutmadan yazayım, bu fabrika kapanalı yıllar oldu. O iş adamı da artık Eskişehir’de yaşamıyor.
SSK’YA BORCUNU ÖDESEYDİN
Türkiye’nin ünlü sanatçısı ile dillere destan sünnet düğününe o günkü para ile 150 milyar harcayan işadamının SSK’ya olan borcunun da 150 milyar lira olduğu ortaya çıktı. Düğünden birkaç gün sonra bakanlık Türkiye’de SSK’ya en çok borcu olanları açıkladı. Bu kişinin de borçları ortaya çıktı. Bu kez beni yeni bir haber yaparak, düğünle borcunu karşılaştırdım. Haberim o dönem çalıştığım Milliyet’in birinci sayfasında yer buldu. Her gün Milliyet’in birinci sayfasında başyazı yazan Altan Öymen de, bir başyazı yazdı ‘Be adam daha mütevazi bir düğün yapsaydın da, devlete borcunu ödeseydin’ dedi. Tabii, benim haber, Altan Ağbi’nin aynı günkü başyazısı Türkiye’de büyük etki yaptı.
KURU FASULYE
Bu yazı ve haberden bir süre sonra Altan Ağbi, gazetenin arabası ve makam şoförü ile Eskişehir’de bir konferansa konuşmacı olarak geldi. Gece İstanbul’dan yola çıkan Altan Ağbi, sabah saatlerinde Eskişehir’e ulaştı. Köprübaşında bürodan çıkarak, gazetenin arabasına bindim. Altan Ağbi’nin en gıcık kaptığı olayların başında erkekteki sakal gelirdi. Şoförün berbere sakal tıraşına gitmesini istedi. Bende o şoförle konuşurken, sakalımı kontrol ettim. Bir gün önce berbere gittiğim aklıma geldi. Sonra bana dönerek, kuru fasulye yemek istediğini söyledi. Saate baktım. 9.30’du. Buluruz Ağbi dedim. Kuru fasulye yerken, partisinin Eskişehir’deki durumunu konuştuk. Parti baraj altında kalınca, Baykal zorunlu olarak istifa etti. Altan Ağbi bir anda genel başkan oldu.
SON NEFESİNE KADAR
Altan Ağbi de Baykal’ın delegeleri ile kurultay yapınca, Baykal geri geldi. Altan Ağbi’nin burada hesabı şaşmıştı. O dönemde Altan Ağbi benden çeşitli bilgiler alarak, Eskişehir ile Bilecik’te partide düzenlemeler yaptı. Altan Ağabey son nefesine kadar ülkesi için çalıştı. Yazdığı kitaplar geleceğe çok değerli yol göstericiler olarak kaldı. Gelecek nesillere bütün borçlarını ödedi. Dünyadan huzur içinde ayrıldı.
OKULUMUZUN ÖĞRENCİSİYDİ
Bilecik Ertuğrulgazi Lisesinde okuduğumuz Prof. Dr. Lale Karabıyık’ı da kaybettik. Emekli öğretmen anne ve babanın iki kızından biriydi. Kız kardeşi ile biz aynı sınıftaydık. Kendisi bizden birkaç dönem öndeydi. Babası 12 Eylül den sonra SHP’nin Bilecik’te kurucusu ve merkez ilçe başkanı olmuştu. Lale’ye de siyaset oradan bulaştı. En son olarak, CHP’nin listelerin numaralı yapıldığı Eskişehir kongresin de divan başkanlığı yapmıştı. Kongreyi iyi yönetti. Gerilimi düşürdü. O gün kendisi ile divandaki boşluklarda sohbet etme fırsatımız olmuştu. Karabıyık da, çevresi, öğrencileri ve ülkesi için yaptığı mücadeleyi geride bırakarak, ayamızdan ayrıldı. Allah rahmet eylesin. Okuldaşlarımızın başı sağ olsun.