Şiddet artık hayatımızın her alanında…
Kadın şiddet olayları her geçen gün artış gösterdiği gibi eğitimciye şiddet, sağlıkçıya şiddet de artıyor.
Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Eskişehir İl Temsilcisi Uğur Özatak, son günlerde sağlık emekçilerine yönelik şiddet olayları endişe verici şekilde arttığına yönelik bir açıklama yaptı.
Özatak, geçtiğimiz gün yaşanan bir olayı hatırlatarak, bir ambulansın başhekimliğe kadar takip edilip sağlık personelinin saldırıya uğradığını vurguladı.
Bugün ise Eskişehir Şehir Hastanesi’nde bir sekreterin saldırıya uğradığını kamuoyuyla paylaştı.
Ve biz her yeni güne, bir sağlık çalışanının, bir öğretmenin, bir kadının, bir çocuğun şiddete uğradığı haberleriyle başlıyoruz.
Ve her geçen gün sıradanlaşıyor.
Artık kimse “bana dokunmaz” diyemiyor.
Ve artık şiddet severler daha bir özgüvenli…
Çünkü günün sonunda hiçbir şey olmuyor.
Oluyorsa bile ufak cezalarla geçiştiriliyor.
Farkında mısınız bilmiyorum ama şiddet toplumun en temel meselesi haline dönüştü.
Artık şiddet adres seçmiyor.
Kimliğe, mesleğe, yaşa bakmıyor.
Sağlık çalışanı can için mücadele ederken hedef haline geliyor.
Eğitimciler geleceği inşa ederken tehdit altında.
Kadınlar, sokakta, evde, iş yerinde güvende değil.
Burada durup düşünülmesi gerekiyor.
Neyi kaybettik de bu hale geldik?
Toplum olarak empati yetimizi mi, saygıyı mı, hukuka olan inancımızı mı kaybettik?
Yoksa şiddeti farkında olmadan içselleştirdik mi?
Evet, belki de en acı olanı bu…
Şiddeti bir ifade biçimi haline getirmemiz.
Artık çözüm aramalıyız.
En önemli çözüm ise toplumsal bilinç kazanmakta..
Şiddete karşı en ufak bir tolerans gösterilmemeli.
Caydırıcı çözümler aranmalı.
Çözüm yolları tartışılmalı.
Çünkü bu sadece sağlık emekçisinin değil, hepimizin meselesi.
Bugün bir sekretere saldıran zihniyet, yarın bir öğretmeni hedef alabilir.
Bir doktoru, bir kadını, bir gazeteciyi…
Birler binlere dönüşmeden harekete geçin.
Kuantum Özge der ki:
“Beklerken geçmez belki ama illa ki azalır.”