Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen günlerin amacı kamuoyunun dikkatini çekmek, küresel sorunları ele almak, toplumda farkındalık yaratmaktır. 2018 yılında Birleşmiş Milletlerin aldığı bir karar ile 3 Haziran Dünya Bisiklet günü ilan edildi. Bisiklet, sürdürülebilir ulaşımın en somut halidir. Tüketim ve üretimin sürdürülebilirliğine katkı sağlamakla birlikte iklim krizi üzerinde de oldukça olumlu etkileri bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler de bundan dolayı bisikleti yalnızca ulaşım aracı olarak görmeyip aynı zamanda eğitim sağlık ve spora erişim için gerekli olduğunu vurgulamak adına bu günü ilan etti.
Pandemi sonrasının birey toplum ilişkisini oldukça etkilediğini düşünenlerdenim. Eskiden birey toplum iç içe bilinci daha fazla vardı ancak pandemiyle birlikte bu bilinç azalarak yerini bireyselliğe bıraktı. Toplu taşımalarda ki kalabalıktan uzaklaştık ve kendimize daha bireysel alanlar yarattık. Bisiklet kullanımının artması adına pandemi dönemi bir yandan da faydalı oldu diyebiliriz.
Dünya da bisiklet kullanımının teşviki çevre sorunlarının önüne geçmek, sağlığımızı korumak gibi birçok sebepten dolayı önemlidir. Örneğin “Bisikletçiler Ülkesi” olarak bilinen Hollanda bu bağlamda %99 oranıyla dünyanın en çok bisiklet kullanan ülkesidir. Hollanda’da insanlar günlük ortalama 3 kilometre yol yapıyor. Hollanda hükümeti karbon yakıtla çalışan araçların yerini bisikletin alması gerektiğini savunarak bunun yanı sıra ülkenin her kesimine bisiklet yolları yaparak vatandaşını bisiklet kullanmaya teşvik etmiştir.
Eskişehir Türkiye’nin bisiklet yolu uzunluğu bakımından 65 km ile 3’üncü şehridir. Fakat şehir trafiği hala tam anlamıyla bisikleti kabul etmiş değil. Araç kullanıcıları bu konuda oldukça bilinçsiz. Araçların trafikteki yoğunluğu ve bilinçsizliği bisiklet sürücülerine ciddi problem yaratıyor.
Bisiklet kullanımı ve teşviki konusunda yerel yönetimlerimiz oldukça bilinçli olup ücretsiz bisiklet otoparkları gibi güzel projelere imza atsalar da bu trafikte ki bisiklet varlığının bilinci ve kontrolü için yeterli değil.
Yerel yönetimlerin bu konuda toplumu bilinçlendirmesi gerektiğini, devletin bisiklet eğitimini müfredatta yalnızca seçmeli ders olarak değil zorunlu tutarak teorik ve pratik anlamda işlemesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bisiklet kullanımının yaygınlaşması trafikte ki sıkışıklığın da ciddi boyutta önüne geçecektir. Sürdürebilirlik bakımından bisiklet kullanımına daha fazla teşvik ve özen gösterilmeli. Enerji kaynaklarının gün be gün azaldığı ve karbon izinin çevreyi böylesi kirlettiği bir dönemde bisiklet kullanımını arttırmak ve toplumu bu bağlamda bilinçlendirmek atabileceğimiz en güzel adımlardandır.