Birileri vatandaşı kandırdı mı? Ne diyordu reklamda “Sana söz yine baharlar gelecek!” Ne gelmez baharmış be kardeşim… Herkesin beklediği bahar bir türlü gelmedi. Yaklaşık iki aydır devam eden “bahar beklentisi” vatandaşın hevesini kursağında bıraktı da denilebilir.

Ne “yalancı baharlar” geldi, ne de “gerçek bahar” ile tanıştık. Haziran ayının başına rağmen hava sıcaklıkları anormal ötesi seyrediyor ve yurdun hemen her gün bir başka köşesinden sel ve baskın haberleri geliyor. Alt yapı yetersizlikleri, çöken yollar, uçan çatılar, sürüklenen araçlar, can havliyle kaçışan insanlar, ahır ve ağıllarda sular altında kaldığı için ölen küçük ve büyükbaş hayvanlar…

Meteoroloji uzmanları uyarmaya devam ediyor, “önlem alın!” Vatandaş belki sadece “can emniyeti” alabilir.. Mal emniyeti ise öylesine zor ki! Allah milletimizin yardımcısı olsun.

Gelelim, beklenen ve gelecek denilen “baharlar” meselesine… Muhalefet açısından tam bir hayal kırıklığına yol açan sonuçların ardından daha önce alttan alta dillendirilen tepkiler isyana dönüşmek üzere. Muhalefet cephesinde ve özellikle de CHP kanadında “iç hesaplaşmadan” söz ediliyor. Çok gitmez, bir hesaplaşma dönemi başlar gibi görünüyor. Muhalefet kanadını destekleyen yayın organlarının hesaplaşmanın fitilini ateşlemek için çaba gösterdikleri de rahatlıkla gözlemleniyor. Elbette bu kadar umut pompalandıktan sonra yaşanan “hayal kırıklığının” sonuçlarının tartışılması ve hesaplaşması olacaktır. Bu hesaplaşma nasıl seyredecek önümüzdeki dönemde kamuoyu bunu öğrenecek. Ya CHP’de MKYK üyelerinin değişimi ile bir diyet ödenecek, ya da ilerleyen süreçte bir “Olağanüstü Kurultay” dönemi yaşanacak. MKYK değişimi CHP içerisinden yükselen tepkileri dindirmeye yeter mi? İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “değişim” seslendirmesi CHP içerisinde nasıl bir yankı bulacak? Bütün bu soruların cevapları kısa sürede belli olur mu?

Bu arada seçimlere giderken oluşturulan masa ittifakı ortaklarının zayıfta olsa yaklaşan yerel seçimler sebebiyle işbirliğinin devamından yana tavır koyduklarını gözlemliyoruz. Bu parti içi hesaplaşmada Kılıçdaroğlu’na ne kadar güç kazandırır o da ayrı bir merak konusu. CHP’de ittifak ortaklarına da tepki olduğu saklanamaz bir gerçek. Yaptıkları katkıdan çok daha fazla milletvekili sayısına sahip olmaları sebebiyle CHP tabanından eleştiriler yükseliyor. Bu eleştirilerde çok normal karşılanmalıdır.

Neyse buraya kadar tamam da karşı mahallede neler oluyor dersiniz? Karşı mahallede özellikle hükümeti destekleyen yayın organları seçim havasından çıkabilmiş değil. Hala miting meydanlarındaki dili kullanmaya devam ediyorlar. Yok, altılı masa, yedili masa vesaire.

Hatırlatalım “seçim bitti.” Ve seçimi , “Altılı Masa ittifakı” kaybetti “Cumhur İttifakı” kazandı. Kazananın sevinmesi, eğlenmesi kabul edilebilir. Nitekim seçimin ardından bütün Türkiye’de kutlamalar yapıldı, coşku yaşandı. Ama hepsi bu kadar. Yapılacak çok işimiz, alınacak çok yolumuz var. Çünkü bu ülkenin insanlarının birliğe, kardeşliğe ve dostluğu her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Artık ülkenin ve çocuklarımızın geleceğini de etkileyen dilin yerine başka bir dil kullanmak gerekiyor. Çünkü hangi mahalleden olursa olsun insanlarımız gerçekten çok kutuplaştı ve çok gerildi. Bu gergin dilin sürdürülmesi kimseye bir şey kazandırmaz.

Toplumun daha fazla kutuplaştırılması telafisi imkansız sonuçlara yol açabilir. 5 bin yıllık devlet ve millet geleneği, bin yıldır bu topraklarda kardeşçe yaşamış bir milletin çocuklarına yüksek tansiyon yaramaz. Tansiyonun düşürülmesi için herkese görev düşüyor.