Önceki akşam TRTSpor kanalını seyrederken baktım ekranda Altay-Tuzlaspor maçı oynanıyor. Oynanan maç TFF 1. Lig maçı. Altay yıllarca süper ligde yer aldı, sonra bir düştü bir daha düştüğü yerden kalkamadı. Altay bu ülkenin en köklü takımlarından birisi. Pek çoğu bilmez Varol Ürkmez’i Ayfer Elmaştaşoğlu’nu, Zinnur Sarı’yı… Örneğin Mustafa Denizli, Ümit Kayıhan, Necati Ateş, Erdi Demir gibi isimlerde Altay kökenli futbolcular. Daha pek çok isim var Türk futboluna kazandırılan… İşte o kulübün bugünkü durumunu açıklayan en can alıcı cümle “1.5 sezondur transfer yasağı var!”

Sadece Altay değil, futbol kentleri düştükleri alt liglerde sürünüyor. Örneğin Kocaelispor, Sakaryaspor, Denizlispor, Mersin İdman Yurdu, Orduspor ve Bursaspor… Neredeler dersiniz?

Durun ve hemen öfkelenmeyin zaten konumuz Eskişehirspor. Eskişehirspor, Anadolu futbolunun lider markasıdır. Anadolu’da Trabzonlusu da, Karslısı da, Kayserilisi de, Mersinlisi de, Antalyalısı da, Vanlısı da, Edirnelisi, Ankaralısı da, Konyalısı da futbolu Eskişehirspor ile sevmiştir. “Fethi-Nihat Ender filelere gönder” diyerek, “bir baba hindi” çekerek sevmişlerdir futbolu. Çünkü 1965 kurulsa da Eskişehirspor bir başka renk katmıştır futbolumuza… İlk tribün gösterisi, ilk toplu ve ahenkli tezahürat Eskişehir Atatürk stadının tribünlerinden göğe yükselmiştir. Kaleci Mümin, Necdet, Burhan, Nihat, Ender, Vahap, Kamuran, kaptan Fethi, Süreyya Özkefe, İsmail Arca bu şehrin çocukları olarak yekvücut olmuşlardır Anadolu insanı ile… Bir kısmı Eskişehir doğumlu, bir kısmı da Samsun’dan, Manisa’dan gelmiş olsa da Eskişehirspor’a onlar Eskişehirli ve Eskişehirsporlu olarak anılmışlardır. Kısacası Eskişehirspor Anadolu’daki futbolun lideridir. Şampiyonlukları çalınan, hakkı yenen kırmızı-siyah renkleri ile rol model olmuş Eskişehirspor bugün Bölgesel Amatör Lige’ e kadar gerilemiştir.

Başta Eskişehirspor olmak üzere Anadolu’daki futbol kentlerinin yerini ne yazık ki semt takımları almıştır. Kasımpaşa, Tuzlaspor, İstanbulspor, Karagümrük, Pendikspor, Başakşehir ile birlikte süper ligde tamı tamına 9 İstanbul takımı bulunmaktadır. Geri kalanları da; Kayseri, Konya, Sivas, Antalya, Samsun, Alanya, Adana Demir, Rize, Ankaragücü, Hatay, Gaziantep takımlarından ibaret.. Saydığım diğer takımların pek çoğu ekonomik sorunlar ile boğuşuyor.

Eskişehir, Bursa, Sakarya, Kocaeli, Denizli gibi takımlar sadece Endüstriyel futbol değirmeninde öğütülmediler. Birileri “sürekli tutulan balıkları yediği” için bugünlere geldik. Bugün geldiğimiz noktada deve kuşu misali arkaları açıkta kalmış birilerinin ayağını yorganına göre uzatmadan gelirden çok gider yaparak, kulüpleri borçlandırmaları sonucu geldiğimiz nokta ne yazık ki “BAL Ligi’nde” şampiyonluk hesapları yapmak zorunda kaldık.

Eskişehirspor’da dahil koca koca modern stadyumlara sahip futbol takımları ne yazık ki borç batağında inim inim inlerken birileri yani asıl sorumlular gelişmeleri uzaktan seyrediyorlar. Peki, suçlu sadece kötü yönetimler mi? Elbette değil, suçlu aynı zamanda popülizmin rüzgarına kapılıp kendi çocuklarına akla gelmedik mobbing uygulayanlardır.

Eskişehirspor’un BAL liginde mücadele edecek olması koskoca Eskişehir’in ayıbıdır. Bugün kulüp kapanmasın diye yaklaşık 5 yıldır mücadele eden yönetimleri bu işten ayrı tutuyorum. Elbette yiğit düştüğü yerden kalkar… Ama unutmayalım ki katlığımız yerden sonra aynı hataları tekrar etmemeliyiz. Hani derler ya, “Kurt kışı geçirmesine geçirirmiş de yediği ayazı unutmazmış!” Biz de yediğimiz ayazı unutmadan yarınlara ufuk açmalıyız…