Balıkesir’deki deprem Eskişehir’den hissedildi ya.. Herkes şöyle bir silkelendi… Herkesin konuşabileceği bir malzeme çıktı ortaya… Herkes bir şeyler söylüyor söylemesine de asıl işi yapması gereken kim o konuda bir fikir beyan eden yok. Malzeme “kentsel dönüşüm!” bu dönüşümü kim yapacak, ya da kimler yapacak? Vatandaşı kim ikna edecek, kentsel dönüşüm deyince hemen Eskişehir dönüşecek mi? Bu konularda fikir sahibi olan varsa diyorum, başka bir şey de demiyorum..
Eskişehir’de birileri hala sihirli bir değnek arıyor. Sihirbaz Mandrake’nin sopası kimin elinde? Belediyelerin mi, çevre ve şehircilik bakanlığının mı elinde?
İşin uzmanları durum tespiti yapıyor. Eskişehir Teknik Üniversitesi Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muammer Tün, Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki depremi değerlendirerek, “Aradaki mesafe oldukça fazla olmasına rağmen bu depremi bu kadar net hissetmemizin en büyük nedeni Eskişehir’in yerel zemin koşullarıdır” diyor. Hani Hatay benzetmesi yapılıyor ya… Kahramanmaraş’tan Hatay’a yüzlerce kilometrelik bir mesafe olmasına rağmen en büyük yıkımın Hatay’da olmasının gerekçesi neyse Sındırgı’da meydana gelen depremin Eskişehir’de bu kadar fazla hissedilmesinin sebebi de aynı demek istiyor işin uzmanı Doç. Dr. Muammer Tün.
Öte yandan aynı konuyla ilgili olarak açıklamaları ile hep uyarıcı olan İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Hüseyin Orkun Kılıç da bir başka konuya dikkat çekiyor. Eskişehir’in alüvyon zemin üzerine kurulu olduğunu ve deprem riski taşıdığını vurgulayan Kılıç, Yunus Emre, Sakarya, Sivrihisar, Kızılcıklı Mahmut Pehlivan, İsmet İnönü ve Atatürk Caddelerindeki binaların öncelikli olarak yenilenmesi gerektiğini söylüyor. Ve bir başka gerçeğin de altını çizerek uyarıyor. Kılıç, “Deprem, beş yıllık siyasi dönemde çözülebilecek bir mesele değil. Ancak bazı siyasiler, buradan günlük siyasi malzeme üretmeyi tercih ediyor. Deprem sonrası en çok tartışılması gereken konu yeni binaların sağlam yapılması ve mevcut riskli yapıların yenilenmesi olmalı. Bu iki başlık dışında yapılan tartışmalar çözüm üretmez” diyor.
Yani Sihirbaz Mandrake’nin sopası ellerinde olsa Sayın Kılıç ve ekibi Eskişehir’i “kentsel dönüşüm” ile yenileyebilirler. Ama asıl sorumluluk sahipleri işin siyasi rant kısmıyla ilgilendikleri kadar şehrin asıl dönüşümünü gerçekleştirecek çalışmalar ile ilgilenmiyorlar. Herkes top yuvarlamakla meşgul. Herkesin derdi topu rakip ceza sahasında tutup bir gol atmak…
Diyorum ki; “Bırakın yahu top çevirmeyi, asıl sorunun çözümü için bir araya gelin. Bir çağrı yapın ve bu şehrin dönüşmesi için adımların atılmasına öncülük edin ve tarihe geçin!”
Gerçekten bu siyasetçilerin akıl hocaları kimlerse siyasetçilere de, bu şehre de iyilik yapmıyorlar. Aslında kendi geleceklerine de zerrece yatırım yapmıyorlar. Sanki onların çocukları ve torunları bu şehrin geleceğinde birlikte yaşamayacaklar. Bakın bu şehirde yapılabilecek ortak çalışmalar olduğunu gördük. Tıpkı bugün temeli atılacak Kurutuluş Pazar yerinde olduğu gibi…
Şunu açıkça ifade etmeliyim ki korkunun ecele faydası yok. Siyaset kurumu kendini aşmalı ve ortak bir masa etrafında toplanarak bu şehre iyilik yapmalıdır. Bu şehirde yarınlarda yaşanabilecek bir felaketin faturasını bugün hamaset yapanlar ve onlarında çocuklarının aralarında olduğu gelecek kuşaklar ödeyecektir. Artık laf ebeliğine karnımız tok, herkes sorumluluğunun gereğini yapsın!