İki gündür Türkiye İstanbul’da yok olan 4 kişilik aileyi konuşuyor. Ortaya çıkan drama kızıyor. Kitli otel kapısından kucağında çocukları ile çıkmaya çalışan babanın durumu Türkiye’yi üzdü. Bundan tam 36 yıl önce kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesinin imzalandığı gün, iki çocuk babanın tüm gayretlerine rağmen hayatını kaybetti. Ardından anne ve baba da yaşama göz yumunca, 4 kişilik ile yok oldu.

TEK SÖZLEŞME

36 yıl önce kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler'e üye olan 196 ülkenin tamamının imzasıyla onaylanan tek uluslararası sözleşmedir. Bu sözleşme "18 yaşından küçük her birey çocuktur" diye başlar ve "Beslenme, barınma ve eğitim gibi yaşamsal haklarını ana babaları çocuklarına sunamazsa devlet karşılamak zorundadır" diye devam eder. Oysa ki günümüzde çocuklar simit satmakta, garson, berber ve tamirci çırağı olmakta, mendil, kalem satamazsa trafik ışıklarında ve yollarda dilenmektedir. Bu konuda Eskişehir Valimiz Hüseyin Aksoy’un ciddi tedbirleri ile konu bir ölçüde çözüldü. Ama genelde, istediğin kadar çocuk hakları sözleşmesi var, çocuklar çalışamaz desen de nafile sonuca çıkıyorsun. Çocukların bir kısmı oyunlarla tanışamadan hayatın acımasızlığıyla tanışıyorlar.

IRK YOK

Çocukların ırkı olmaz. Şanslı olan çocuklar, ebeveynlerinin elinden tutup oyun parklarında oynayıp top peşinde koşarken, dünyaya çocuk bedeni içinde gelen 18 yaşından küçük birçok birey ise çalışarak veya dilenerek ailesinin geçimine katkıda bulunmaya çalışıyor.

BAĞLI KALMAK

Babasıyla beraber parkta güle oynaya topun peşinde koşturan çocuğun yanına gelen bir başka çocuk para dilenirken veya annesinin elinden tutarak okula giden çocuğun yanına gelen yaşıtı bir başka çocuk mendil satmaya çalışırken, çocuk hakları sözleşmesinden nasıl bahsedilebilir? Çözüm; imzalanan çocuk hakları sözleşmesine hepimiz vicdanen bağlı kalarak, üzerimize düşeni yapmamız gerekiyor. Önce sokaklarda dilenmesine göz yumup ellerine sıkıştırdığımız paralarla onu bu hayata göre hazırlıyoruz ve sonra da o çocuk büyüyüp düzen için tehlike teşkil eden bir suç makinesi haline gelince de vay efendim bu dünya nasıl kurtulacak diyoruz.

EŞİT İMKAN

196 ülkenin imzaladığı "Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde" olduğu gibi ırkına, cinsiyetine ve ailesinin durumuna bakılmaksızın bütün çocuklara eğitim, beslenme, sağlık ve barınma konularında eşit hakları sunmak yetkililerin yerine getirmesi gereken bir zorunluluktur. Yalnız savaş alanlarında değil insan hakları evrensel ve toplumsal alanlarında da yeni çözüm yolları bulmak gerekiyor. Çünkü bugün en başta ailenin ve toplumun geleceği çocuk da, çeşitli sorunlar ile uğraşıyor.

KAYIP ÇOCUKLARIMIZ

Her gün toplumsal cinayet-kıyım örneklerinin içinde en çok can kaybına uğrayan çocuklarımızdır. Sanki yaşamak için değil de çile ve azap çekmek için geldikleri bu dünyaya onları getiren biz yetişkinler değil miyiz? Neden koruyup kollayamıyoruz onları? Savaşlarda da kadınlar ve anneler, çocuklar ilk önce öldürülenler oluyor.
Kısaca, dünyada artık yalnız savaş alanlarında değil insan hakları evrensel ve toplumsal alanlarında da yeni çözüm yolları bulmamız geriyor. Toplumun geleceği çocukların çevresinde var olan büyük tehditleri ortadan hep beraber kaldırabiliriz.