Bazen bazı kuruluşların ‘işsizlik yok’ açıklamaları kamuoyuna yansır. Bazı kuruluş temsilcisi de, “ İş bulamayan bana gelsin” der. Bunlar gerçeği yansıtmaz. Bırakın Türkiye’de dünyanın en gelişmiş sayılan ülkelerinde bile bir işsizlik gerçeği vardır. Ülkemizde ise TÜİK de zaman zaman işsizlik rakamlarını açıklar. Bunun için “işsiz olan bana gelsin” laf hiçbir zaman gerçeği yansıtmaz. Gençlerin çalışma hayatına katılımında yaşanan zorluklar, işsizlik ve güvencesiz çalışma koşulları emekçiler için büyük sorun oluşturuyor.
DİSK’e bağlı Genel-İş’in hazırladığı rapor, geçtiğimiz hafta kamuoyu ile paylaşıldı. Raporda, işsizliğin çözümü için emekten yana politikalar gerektiğini vurgulandı. Hazırlanan “Türkiye’de Genç İstihdamı Raporuna” göre, her 10 gençten 6’sı istihdama dahil olamıyor. Raporda, gençlerin işsizlik sorunu, güvencesiz çalışma koşulları, genç yoksulluğu, sendikalaşma ve genç istihdamının dünyadaki durumu ayrıntılı şekilde inceleniyor.
MESLEK LİSESİ AVANTAJI VAR
Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası’nın (Genel-İş) hazırladığı raporda, gençlerin çalışma hayatındaki durumu analiz ediliyor. Meslek lisesi mezunlarının, üniversite mezunlarından daha çok istihdam edildiği ortaya konuldu. Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin sayısının giderek arttığı da kayıt altına alındı. Araştırmaya göre, geniş tanımlı genç işsizliği yüzde 37,3 seviyesinde ve üniversite mezunu her 4 gençten birinin işsiz olduğu gerçeği kamuoyuna yansıtıldı. Türkiye’deki onlarca üniversite içinde ise Galatasaray Üniversitesi ile Sabancı Üniversitesini bitiren gençler, iş bulmakta biraz daha avantajlı konuma geçiyor.
NEOLİBERAL POLİTİKALAR
Raporda şu ifadeler dikkatimi çekti: “Türkiye’de genç istihdamı, neoliberal politikaların ve sermaye yanlısı ekonomi anlayışının mağduru durumundadır. 15-24 yaş arasındaki milyonlarca genç sistematik olarak işsizliğe, güvencesizliğe ve kayıt dışı çalışmaya mahkûm edilmektedir. Devletin kamusal istihdamı küçültmesi, eğitim ile üretim arasındaki bağların zayıflaması ve iş piyasasının tamamen piyasa koşullarına bırakılması gençlerin geleceğini belirsizlik ve yoksulluk içinde bırakmaktadır. Henüz çocuk sayılacak 15 yaşındaki bireylerin dahi işgücü istatistiklerine dahil edilmesi çocuk emeğinin sömürülmesine yol açmaktadır. Bu durum, yapısal bir krizdir ve gençlerin onurlu, güvenceli bir yaşam sürdürebilmesi ancak emekten yana politikalarla mümkündür.”
6'SI İSTİHDAM DIŞI
Türkiye’de 15-24 yaş aralığındaki genç nüfusun sadece yüzde 39,5’i istihdama katılabiliyor. Geriye kalan yüzde 60,5 ise iş gücüne dahil olamıyor. Ancak 15 yaşın çocukluk sınırı olduğu unutulmamalıdır.
GENÇ KADINLAR DAHA AZ
Cinsiyet eşitsizliği iş gücü piyasasında da kendini gösteriyor. Erkeklerin istihdam oranı yüzde 51,7 iken kadınlarda bu oran yüzde 26,4 seviyesinde. Kadınların düşük iş gücüne katılımının nedenleri arasında toplumsal cinsiyet rolleri, aile sorumlulukları ve ayrımcılık bulunuyor.
MESLEK LİSESİ AVANTAJ
15-24 yaş arası verilerde meslek lisesi mezunlarının istihdam oranı yüzde 57,3, üniversite mezunlarının ise yüzde 56,5. olduğu sendikanın raporunda görülüyor. Genel lise mezunlarının ise istihdam oranı sadece yüzde 36,4. Tüm veriler üst üste konulduğunda, ülkemizde genç istihdam oranı OECD’de 2023 yılında yüzde 37,6 olarak ölçülürken, AB ortalaması yüzde 35,8, OECD ortalaması ise yüzde 43,7 seviyesinde olduğu ortaya çıkıyor.
KAYIP GENÇLİK
15-29 yaş arası ne eğitimde ne de istihdamda olan gençlerin oranı yüzde 25,9’a yükseldi. Türkiye, bu konuda Avrupa’da ilk sırada olduğunu gösteriyor. 15-24 yaş grubunda geniş tanımlı genç işsizlik oranı yüzde 37,3 olarak kaydedildi. Yükseköğretim kurumlarının sayısı artarken, üniversite mezunu gençlerin işsizlik oranı yüzde 24,9. Eğitim seviyesi düştükçe işsizlik oranı azalıyor.
ÇOCUK VE GENÇLER ETKİLENİYOR
25 yaş altındaki her 5 kişiden biri yoksulluk sınırında. 15-24 yaş arasındaki gençlerde yoksulluk oranı yüzde 17,1, çocuklarda ise yüzde 21,8 olduğu görülüyor. Sonuç olarak sendikanın raporunda, gençlerin çalışma hayatına katılımını artırmak ve sosyal haklarını güvence altına almak için sürdürülebilir politikalar talep ediliyor. Bu kapsamda üniversitelerde özerk eğitim sistemi, kamu yatırımları, sendikal hakların güvenceye alınması ve cinsiyet eşitliğine dayalı politikalar isteniyor. Boş laflar gerçekleri saklayamıyor. Kısacasına güneş balçıkla sıvanamıyor.