Yarın yine o heyecanı yaşayacağız. Eskişehirspor, kendi sahasında Denizli İdmanyurdu’nu ağırlayacak. Bu karşılaşma, sadece bir lig mücadelesi değil; yeni bir başlangıcın, yeni bir inancın da ilk adımı olacak.
Takımın başına geçen yeni teknik direktör Hakan Şapcı, henüz Eskişehirspor taraftarının tam olarak tanıdığı bir isim değil. Ancak geçmişine baktığımızda, Manisa FK, Turgutluspor, Uşakspor, Bergama Belediyespor, Aliağa FK ve Muğlaspor ile yaşadığı 6 şampiyonluk dikkat çekiyor. Bu tecrübe, camiamız için büyük bir umut kaynağı. Elbette birkaç maç oynamadan hocayı değerlendirmek doğru olmaz ama şunu hissediyorum; Hakan Şapcı Eskişehirspor’a yeniden “şampiyonluk kokusu” getirebilir.
Bu hafta en çok konuşulan konulardan biri, tribünlerin dolup dolmayacağı. Çünkü ne yazık ki taraftar, son haftalarda biraz kırgın. Belki sonuçlardan, belki yaşanan belirsizliklerden… Ama Eskişehirspor taraftarının kalbi bir kez sevdi mi, kolay kolay vazgeçmez.
Yarın o tribünlerde yine o siyah kırmızı coşkuyu görmek istiyorum. Çünkü bu takım, en çok tribünlerin nefesiyle güç buluyor. Boş tribün görmek, sadece futbolcuları değil; koca bir şehrin moralini de etkiler.
Teknik açıdan baktığımızda ise takım, sakatlıklar nedeniyle zorlu bir dönemde.
Akın Akman’ın durumu maç saatinde belli olacak.
Mehmet Fuat Gölbaşı forma giyemeyecek.
Ali Fırat Kasap, Mustafa İnan ve Deniz Keskin’in tedavileri sürüyor.
Bu kadar önemli ismin eksikliği elbette şanssızlık. Ama . Sahadaki her oyuncu, eksik kalan arkadaşının yerine iki kat koşup, iki kat mücadele edeceğini düşünüyorum
Ben, bu maça sadece teknik gözle değil, kalbimle de bakıyorum. Çünkü bu şehir, ne zaman umudunu kaybetse; o umudu yine Eskişehirspor geri getirir.
Yarın tribünler dolsun. Taraftar, takımına yeniden inansın. Futbolcular da bu desteği hissedip sahada terinin son damlasına kadar mücadele etsin.
Ve bizler, o 90 dakikanın sonunda sadece bir galibiyet değil, yeniden doğan bir inanç hikayesi izleyelim.