Hayatını dondurma üretimi yaparak kazanan şehrimizde yaşayan Emirdağlı bir dostumuz aradı. Oğlu’nun Belçika’da yaşayan bir Emirdağlı kız ile evlenme aşamasında olduğunu, bir hafta içinde Brüksel de yapılacak kına gecesine katılması gerektiğini söyledi.
Eskişehir’de yaşayan damat Brüksel de yapılacak kına gecesine gidecek ama gidemiyor. Çünkü son bir yıldır Türk vatandaşlarına uygulanan vize ambargosu var. Emirdağlı dostum, oğlunun tarafımdan Bulgaristan’a götürülmesini ve ka’ya oradan da Belçika’ya geçebileceğini söyledi. Ona birkaç kez vize sorununun Avrupa Birliğinin Türkiye’ye bakış açısından kaynaklandığını söyledim. Avrupa Birliği’nin kasıtlı uygulamasına tüm AB üyesi ülkeler uyuyor. Yani, kısaca, Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasında ‘vize sorunu’ yaşanıyor. Emirdağlı dostum gibi yüzlerec vatandaşımız dışında, işadamlarımızda ticaret yapmak için yurtdışına gidemiyor. Geçen gün dünya çapındaki üç sanatçımızın uluslar arası bir toplantıya vize alamadıkları için katılmadıklarını öğrendim.
BİZİM İŞADAMLARIMIZDAN SES YOK
Ülkemizde çeşitli illerde faaliyet gösteren işadamlarımızın sivil toplum kuruluşları, zaman zaman vize sorununa dikkat çekerek, ‘Schengen’vizesi nedeniyle ülkemizin ekonomisininde olumsuz etkilendiğini söylediler. Eskişehir’deki işadamlarımızın örgütleri bu konuda kapsamlı bir açıklama yapmadı. Eskişehir’in bir milletvekili Türkiye’de 4 milyona yakın vatandaşımızın ‘Schengen’ vizesi alamadığı için mağdur olduğunu söyledi.
SORUN NASIL BAŞLADI?
Türkiye’nin Schengen vizesi sorunu, pandemide uzaktan çalışmaya geçilmesi, seyahat yasakları ve çeşitli ülkelerin büyükelçiliklerinin personel azaltmasıyla başladı. Ancak pandemi sonrasında seyahatlerin yeniden açılmasıyla Türkiye’den artan vize başvuruları karşılanmamaya başladı. Son 2 yılda sorun çığ gibi büyüdü. Türk vatandaşları vize için randevu alamıyor, başvuru süreci aylarca sürüyor daha da önemlisi vize başvuruları reddediliyor.
Bu yılın başından bu yana ret verilen vize başvuruları yüzde 50’lere yaklaştı. Türkiye 778 bin 409 dosyayla en çok başvuru yapan ülke oldu. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya, vize müracaatları konusunda sistemli bir engelleme olduğunu belirterek, "2022'de ret verilen vize müracaat oranı yüzde 15'in üzerinde iken, 2023'te bu oran yüzde 50 civarına yükseldi" dedi.
SİYASİ BİR BASKI VAR
Türk vize şirketleri, Türkiye’den yapılan başvuruların ret oranı Rusya’nın 5 kat üzerinde olduğunu açıkladılar. Geçtiğimiz aylarda Türkiye, Avrupa ülkelerinin büyükelçilerini Dışişleri Bakanlığı’na çağırarak rahatsızlığı en üst seviyede dile getirdi.
Avrupa Birliği ülkelerinin Schengen başvurularına ret sayısı artarken, vize eziyetine en çok AB’ye turistik ziyaret yapmak isteyenlerle, öğrenci ve işadamlarımız maruz kalıyor. Herkes siyasi baskı nedeniyle, vize sorununun olduğuna inanıyor. Özellikle Almanya, Hollanda ve İtalya başkonsolosluklarına yapılan başvurular, yoğunluk gerekçesiyle reddediliyor. Bu kişilerin yüzde 99 Almanya’ya ya da Hollanda’ya kaçma ihtimali olmamalarına karşı ret cevabı alıyorlar. Hâlbuki bu kişilerin maddi durumu da iyi olduğu biliniyor. Üstelik hepsi de davetiye ile başvuru yapıyor, hepsi de daha önce vize almış vatandaşlarımızdan oluşuyor.
İKİ YILDIR DURUM AYNIDIR
Sorun yaklaşık iki senedir sürüyor. İlk başlarda salgına yorumladık, ancak salgının ardından da düzelme olmadı. Mesela İtalya'nın, başvuruları 3-4 gün içinde sonuçlandırırken artık uzadığına ve reddedildiğine denk geliyoruz. Ayrıca evraklarda da ciddi bir hassasiyet başladı, özellikle banka dekontlarını çok daha ayrıntılı istiyorlar. Daha önce 4-5 gün içinde vize başvuruları için randevu alma seçeneği olurken bugün en az 1 ay sürüyor, randevu alınamıyor.
VİZE SÜRESİ DE KISALDI
Vize alanların aldıkları vizelerin süresi de kısaldı. Daha önce 6 ay vize alanlar artık alabilirlerse kaldıkları süre boyunca vize alabiliyorlar. Turizm operatörleri ve başvuru şirketlerinin önemli gelir kapılarından biri, fuar turları olduğu biliniyor. Fakat artık Schengen ülkelerinin fuar turları katılımcıları için de vize vermediğini görüyoruz. Söz konusu iş yerleri ise bu sebeple ciddi zararla karşılaşıyorlar.
HAKSIZLIK HEPİMİZE
Bu durum haksız rekabete yol açıyor. Gümrük Birliği’ndeyiz. Avrupa bize gümrüksüz mal satıyor. Biz de onlara gümrüksüz mal satıyoruz. Ancak bu o şekilde olmuyor. Bizim orada mal satışımız engelleniyor. Düşünün ki Avrupa’da mal satan bir firmasınız; bir fuara katılacaksınız. Aylarca vize beklemeniz lazım. Ülkemize mal satan Avrupa firmalarının yetkilileri uçak bileti olduğu sürece planlamalarını yapıp Türkiye'ye gelebiliyorlar. Bizse planlamamızı yaptıktan iki buçuk ay sonra belki gidebiliyoruz. Bu şekilde biz Avrupa'ya ne mal götürebiliyoruz ne de kendi pazarımızda markalarımızı Avrupa markalarına karşı koruyabiliyoruz. Pazarlarımızda Avrupalılar at koşturuyor. Psikolojik baskı yüzünden kendi kaliteli malımızı bile Avrupa'nın kalitesiz malına karşı zor pazarlıyoruz. Sorun çözüm bekliyor. Başı dik bir politik çözüm bulmalıyız.