31 Mart seçimlerine sayılı günler kala, belediye bakan adayları çalışmalarına hız verdi. Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın daveti üzerine Yunus Emre Spor Tesisleri’nde düzenlenen tanıtım toplantısına katıldık. Tepebaşı gerçekten büyümüş, biz farkına varmamışız. Yunus Ere spor salonunu ilk kez gördüm. Birlikte gittiğim bir kadın gazeteci meslektaşımız, kendisinin daha önce bir kez geldiğini söyledi. Ama o da emin değildi.
Demek ki, bazılarının geliştirmeye çalıştığı ‘Köprübaşı belediyeciliği’ söylemi gerçekler ile örtüşmüyor. Zincirlikuyu’nun oralardan belediyenin Yunus Emre Spor Salonuna vardığımız, önünün ana baba günü olduğunu gördük. Sade halk vardı. Ellerinde Ataç’ın broşürleri ile bizi karşıladılar. Salona zor girdim. Bana verilen sandalyeye de oturamadım. Bebek arabası ile gelen bir kadına verdim. Anneler çocukları ile gelmişti. Bastonlu babaanne, anneanne ve dedeler salonda benden önce yerlerini almıştı. Demek ki, Ataç’ın projelerinin torunlarına fayda sağlayacağına inanıyorlardı. Salondaki görevliler tarafından, elime tutuşturan yeni dönemde yeni projelerin tanımlaması iyi yapılmıştı. Herkesin anlayacağı şekilde kitapçık haline getirilmişti.
SEÇKİNCİ YOKTU
Bence en önemli mesele budur. Herkes, bende söylüyorum, CHP’nin seçkinci, kitlesi bu salonda yoktu. Halk gelmişti. Ülkesini, milletini ve Tepebaşı ile Ataç’ı seven geniş bir sade insanlardan oluşan hemşerilerimiz salonda bulunuyordu. Önce Yılmaz Büyükerşen konuştu. Serde Hocalık olunca, konuşma da uzun oluyor. Hatta salondaki bazı kişiler ortalıkta dolaşan bana “ Hoca kaç dakika konuşacak” diye sordular. Bende 40 dakika da özetleyeceğini söyledim. Herkes saat tutmaya başladı. Salon doldukça doldu. Ara sıra, salonun arka bahçesine çıktım. Salon kalabalık olunca Ataç’da coşarak,” Sevgili dostlar, şu manzara zaten diyor ki, bitti artık bu iş. Yolumuz açık olsun” dedi. Ahmet Ataç, 20 yıllık emeğinin karşılığını görüyor. Ustalık döneminde olduğunu kanıtlıyor. Ataç dışında ‘Yılmaz Hoca’nın konuşmasından sonra, diğer adaylar uzun konuşma yapamadı. Bence Yılmaz Hoca’da kısa konuşmalar yapmalıdır. Televizyonlarda da yüzünü çok eskitmemelidir. Son seçim dönemecin de, Eskişehirli CHP’nin adaylarını görmek istiyor. Özellikle de, Ayşe Ünlüce’yi yakından tanımak istiyor.
KİRKİT İLE SIKIŞTIRILDI
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, ilçenin 500 bine dayanan nüfusunda neredeyse insanları bir bire bir tanıyor. 20 yılda ilmek ilmek dokunan süreci yakından bildiği için, konulara da hakim olması, gücünü arttırıyor. Tepebaşı’n da kimse CHP’yi ön plana almıyor. Herkes CHP’nin yerine Ahmet Ataç’ı koymuş. Bu da Ataç’a güç katıyor. Odunpazarı’n da ise CHP önde bulunuyor. Aday gerilerden geliyor. Ahmet Ağbi, imajı elbette kolay olmadı. Bizde 20 yıllık süreç de yaşayarak gördük. Her şey halı ve kilim dokur gibi ilmek ilmek örüldü. Arada sağlamlaştırmak için ‘Kirkit’ ile sıkıştırıldı. 20 yılda defalarca bu iş yapıldı. Sırf propaganda veya ‘güzel gülüş’ ile bu işler olmuyor. İş yapacaksın. Halka dokunacaksın. Yaptıkların kadar yapamayacaklarında olacak. Ama halk sana inanacak. Tepebaşı ilçesinde yaşanan budur. İktidar ile birlikte söylemi, 20 yıllık süreci görenleri etkilemez. Ya da böyle söyleyenlere “ Ne konduracak” cevabı verilir.
TUTULMUŞ ADAM YOK
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, salona giriş ve çıkışta, “ Tepebaşı senin ile gurur duyuyor” sloganları ile karşılandı. Ataç, 1999 da nasıl aday olduğunu anlattı. Kısaca anlattı. O günleri Ataç ile birlikte bizzat yaşayan bir kişi olarak çok anlatılacak var. Ataç, Yılmaz Hoca’ya 1 Nisan’dan sonra belediye de odayı hazırladı. Hoca ile bir kitap yazacağız. Yazacağız, ama Yılmaz Hoca kılı kırk yardığı için bir yılda kitabı bitiril miyiz? Bir gün 2 Eylül gazetesine ziyarete gelmişti. Gazeteyi kendisi çıkarma teklifi yapmıştı. Mükemmeliyetçi tutumu nedeniyle, o gün gazeteyi zor kurtarmıştık. Yılmaz Hoca’nın kitabında en geniş yer Ahmet Ataç’a ayrılması gerekiyor. Tepebaşı anlaşılmasa bile büyükşehir belediyesini de sırtlamış görülüyor.
ODUNPAZARINI İSTEMİŞTİM
1999 yılında Ahmet Ataç’tan Odunpazarı’ndan aday olmasını istemiştim. Bu konuyu çok kez konuştuk. Benim gibi tutum içinde olan yakın çevresi de vardı. O ısrarla Tepebaşı dedi. Ataç, Yunus Emre Spor Salonunda da söyledi:”1999’da Tepebaşı’nda spor sahası diye bir şey yoktu. Market değil iri bakkal yoktu. Bakın, Batıkent’te Murat Kent’in olduğu alanlarda kamyon kasasının içinde bakkal vardı. Oradan alışveriş yapılıyordu” dedi. Tepebaşı bugün sürekli büyüyen ilçedir. Yakında, Eskişehir’in en büyük ilçesi ve lokomotifi olacak.