Eskişehir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Ekrem Birsen, esnafın yaşadığı ekonomik sıkıntılar ve sektörel sorunlara ilişkin açıklamalarda bulunmuş. Birsen, Türkiye genelinde mali denetimlerin artmasının esnafta rahatsızlık yarattığını belirterek, “Esnafımız vergi kaçakçısı konumuna konulmuş gibi hissediyor. Tabii ki denetimlere karşı değiliz ama bunların eşit yapılması gerekiyor. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmasını destekliyoruz” demiş. Esnafın en büyük beklentisinin yeniden yapılandırma olduğunu vurgulayan Birsen, “Vergi, SGK ve belediye borçları nedeniyle uygulanan e-haciz esnafı zor durumda bırakıyor. Borcunu ödeyemeyecek durumda olan esnaf oranı yüzde 65 seviyesinde. Bu sıkışıklığın aşılabilmesi için mutlaka yapılandırma yapılmalı” şeklinde konuşmuş. Büyük mağaza ve marketlerle yaşanan haksız rekabete de dikkat çeken Birsen, “Onlara her türlü emtiayı satma hakkı verilirken, esnafa ruhsat dışı iş yapamazsınız deniyor. Bu çifte standarttır. Avrupa’da büyük mağazalar 10.00-19.00 saatleri arasında açık kalıyor, küçük esnafa da ek fırsatlar yaratılıyor. Biz de benzer düzenlemeler istiyoruz” ifadelerini kullanmış. Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu ile birlikte hükümete taleplerini ilettiklerini söyleyen Birsen, “Ekim veya Kasım ayında Cumhurbaşkanımızın da katılımıyla yapılacak Esnaf ve Sanatkârlar Şurası’na hazırlanıyoruz. Esnafımızın yaşadığı tüm sorunları orada dile getireceğiz” demiş. Yukarıdaki sözler Eskişehir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Ekrem Birsen’e ait… Doğrusunu isterseniz şaşırdım diyebilirim. Çok uzun zamandır Sayın Birsen’den esnaf ve sanatkarların yaşadıkları zorluklar ile ilgili elle tutulur bir açıklama duydum. Belki benim dikkatimden kaçmış olabilir ama ben uzun süredir gerçekten esnaf adına birlikten bir ses duyuyorum…
Zaman zaman gazeteye gelirken durak yaptığımı bazı noktalarda sohbetlere kulak verdiğimi, bazen de şikayetlere konu olan sohbetlerin ortasına daldığımı yazıyorum. Esnaf gerçekten bugün zor durumda. Küçük sermaye ile ekmek parası peşinde koşan ve kendi yağıyla kavrulma gayretinde olan esnafın yaşadığı sıkıntılar gerçekten büyük. Tezgahında, rafında bulunan malı yerine koyamam endişesi ile satıp satmamakta tereddüt geçiren pek çok küçük esnaf tanıyorum. Bir taraftan yüksek enflasyon diğer taraftan denetim baskısını iliklerine kadar hisseden küçük esnaf ne yapacağını şaşırmış durumda. Bu bağlamda Sayın Birsen’in tespitleri yerinde olmasına yerinde de şikayetler neden en yüksek merciye yapılacak merak ettiğim budur. Yerel siyaset aktörleri, iktidarın il, ilçe başkanları, seçilmiş milletvekilleri, belediye meclis üyelerine niye gidilmez? Herkes şikayetini Cumhurbaşkanına yapacak olduktan sonra iktidarın yerel aktörleri ne işe yarıyor?
Öte yandan Eskişehir Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı Kadir Ağır bir başka şikayeti gündeme getirmiş. Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 2026 yılı itibarıyla 30 büyükşehirde faaliyet gösteren basit usul mükellef esnaf ve sanatkarların gerçek usule geçirileceğini Başkan Kadir Ağır’ın açıklamalarından öğreniyoruz. O da şikayetlerini şöyle sıralıyor; “Esnaf yerel ekonominin bel kemiğidir. Onların ayakta kalması hem istihdamın korunması hem de kayıt dışılığın artmaması için hayati öneme sahiptir. Büyükşehirlerde uygulanacak bu geçiş en az 3 yıl ertelenmeli, dijitalleşme sürecinde esnafımıza gerekli eğitim ve destekler sağlanmalı, altyapı tamamen hazır olduktan sonra bu adımlar atılmalıdır. Aksi halde küçük esnafın kepenk kapatması, sosyal dengelerin bozulması ve kayıt dışılığın artması kaçınılmaz hale gelecektir. Bu konu ilgili Ankara’da da federasyonda bir toplantı yapılacak. Eskişehir’i ben de orada temsil edeceğim.”
Anlıyoruz ki herkes sorunlarının çözümü için gözünü Ankara’ya dikmiş. Biz de “Ankara Ankara güzel Ankara” mı diyelim?