CHP, mahkeme kararıyla partinin İstanbul İl Başkanlığı yönetimine Gürsel Tekin ile üç kişiyi ataması, CHP’nin karışmasına neden oldu. Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, partinin kuşatma altında olduğunu söyledi. İstanbul’a çıkartma yaptı. Her eylemde yer alan Eskişehir’in diğer iki CHP’li milletvekili Utku Çakırözer ile Jale Nur Süllü’nün düzenlenen eylemlere katılmaması çeşitli yorumlara neden oluyor. Çünkü CHP’de İstanbul’da yaşanan olaylar nedeniyle, bazıları bugün açıklanacak mahkeme kararından sonra partinin ikiye bölünebileceğini ısrarla söylüyor.

ORTADA NE VAR?

Her şey Gürsel Tekin’in mahkeme kararı ile CHP İstanbul İl başkanlığına atanmasından sonra, “'Ortada bir cenaze var, o cenazeyi kaldırmayalım koksun mu? Bu kavga devam etsin mi? Yazıktır, günahtır. Ben bu partide barışı sağlayacağım' diye konuşması ile başladı. Eskişehir Milletvekili Arslan da, bazı milletvekilleri gibi İstanbul’a giderek, partililer ile Gürsel Tekin’e karşı yapılan eylemlere katıldı. Yerde bile süründüğünü açıkladı. Ama hemen hemen her konuda açıklama yapan Utku Çakırözer ile Jale Nur Süllü İstanbul’daki gelişmelerle ilgili bir açıklama yapmadılar.

Bir kesim ısrarla DSP-CHP ayrışmasındaki gibi, rahmetli Bülent Ecevit’in hemen 12 Eylül’den sonra yaptığı gibi CHP’den yeni bir parti çıkacağını savunuyorlar. Böyle bir durum olması halinde de, CHP’nin ilk iki ismi Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP’de kalacaklarmış. Partinin üç numaralı ismi ise İmamoğlu ve ekibi ile yeni oluşuma katılacakmış. Tabii ki, bunlar kulislerde dönen dedikodular. CHP böyle bir yol ayrımına gelir mi? 12 Eylül de ve sonrasında parti kapatılırken ve kurulurken geldi. İnönü-Baykal çekişmeleri yaşandı. O günlerde fedakârlığı rahmetli aydın Güven Gürkan yapmıştı.

Gürsel Tekin’in Eskişehir maceralarını, Eskişehir’e gizlice Odunpazarı Belediye başkanlığı sorunu görüşmek için geldiğini geçen hafta yazmıştım. CHP’de kulis çalışmalarını herkes yapar. Partinin geleneğinde böyle bir durum vardır. Ecevit DSP’yi kurduktan sonra, CHP’nin bu yapısını bildiği için üye sayısını gerektiğinde kongreye gidilemeyecek şekilde sınırlamıştı.

CHP’DE EN ÇOK SORULAN SORU

CHP’de bugün en çok sorulan soru, CHP bölünürse kimin yanında yada hangi tarafta yer alacaksın sorusudur. Belki, böyle bir tartışmaya neden olan nedir? CHP 12 Eylül den önce hep kendini Kemalist olarak nitelendirilirdi. Sosyal demokrat kelimesi sıkça kullanılmaya başladıktan sonra, bugün yaşanna tartışmalar ortaya çıktı. Kemalizm ve sosyal demokrasi, program ve pratik açısından da birbirine benzer kavramlar değil. Aksine zıt kavramlar olarak görülüyor. Bugünkü CHP’nin yönetimi küreselcilerle işbirliği yapınca, ortaya bambaşka bir tabloda çıkıyor. CHP bana göre kimlik ve etnik siyasete çok fazla girdi.En başta, Kemalizm, emperyalizm ve işbirlikçilerine karşı mücadeledir. Emperyalist kültüre karşı millî kültürü savunmak gerekir. Kemalist devrimin özü ve savunuculuğu da Altı ok programında gizlidir. Milliyetçiliği, devrimciliği ve halkçılığa daha fazla savunmak gerekir. Bugünkü koşullar bunu gerektiriyor. Mor renk muhabbet bile çıkardılar. Sonradan tepki üzerine vazgeçtiler. CHP’nin kendine gelmesi için, Kemalizm’in devrimci siyasetlerini net şekilde devam ettirmelidir. Ortanın solu, Kemalizm yerine Atatürkçülük demenin popüler hale gelmesi, demokratik sol, sosyal demokrasi gibi kavramların ortaya çıkması, CHP’yi bugünkü tartışmaların içine çekmiştir. Mesele budur.