100 yıl yaşamak önemli bir olaydır. Gazeteci-Yazar Hıfzı Topuz bir asrı devirdiğinde yaşamını da kaybetti. Ancak, kendisinin dolu dolu bir yüzyıl yaşadığını biliyoruz. Eskişehir’i çok severdi. Cumhuriyet döneminin güçlü yazarı Topuz, son yıllarda kaleme aldığı portre romanlarıyla ün yapmıştı. Basın camiasına örgütlenmeyi getiren ilk gazetecilerdendi. 1952 yılında İstanbul Gazeteciler Sendikasını kurdu ve neredeyse bütün gazetecileri üye yaptı.Türkiye’ye de örnek oldu. Meslek ilkeler ve onuru için de büyük çaba gösterdi. Bugün başka bir konu yazacaktım. Ama Hıfzı Topuz hakkında bir şeyler yazmak istedim.
SON GÜNE KADAR YAZDI
Hıfzı Topuz 1923 yılında İstanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi'ni ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Strasbourg Üniversitesi'nde devletler hukuku ve gazetecilik alanlarında yüksek lisans (1957-59) ve yine Strasbourg Hukuk Fakültesi'nde gazetecilik doktorası yaptı (1960). Afrika ülkelerinde, Hindistan'da, Filipinler'de gazetecilik eğitimi seminerleri düzenledi. Kara Afrika'da Kırsal basın projesini oluşturdu. Yılmaz Hoca’nın rektörlüğü zamanında, Anadolu Üniversitesi ile İstanbul ve Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültelerinde Basın, Radyo ve TV Tarihi, Uluslararası İletişim ve Siyasal İletişim dersleri verdi. TRT'de Genel Müdür Yardımcısı olarak çalıştı (1974-75). Sürekli Basın Kartı taşıyordu.
51 KİTAP YAYIMLADI
Hıfzı Topuz yaşamını kaybedinceye kadar yazan ve araştıran bir aydındı. Son yıllarda yazdığı biyografik romanlarıyla anılmaya başlandı.
TÜRK TARİHİNİ BİZE HATIRLATTI
Türk devriminin köklerindeki önemli karakterleri Türk gençliği onun eserleri ile tanıdı. Namık Kemalleri, Ziya Paşaları, Enverleri, Talatları ve elbette Mustafa Kemalleri tarihteki gerçekçi yerine oturtarak, edebi zenginlikle bize aktardı. Paris barikatlarında dövüşen Genç Osmanlılardan, Cihan Harbi'nde İttihatçı fedailere, Kurtuluş Savaşı'nın ve Cumhuriyetin değerli portrelerine onun kalemi ile ulaştık.
ATATÜRK’Ü SEVGİSİ BÜYÜKTÜ
Topuz, Atatürk’e ilişkin anısını şöyle anlatmıştı; “Atatürk'ü gördüm tanıdım, çok sevdim. Ankara'da motosiklet geçişlerinde Atatürk geçiyor diye kenarda dururduk. Atatürk arabayla gelir, selam verirdi. Çok heyecanlanırdık. Cumhuriyet Bayramı'nın 10. yılında Atatürk'ü görmeye gittim. Doyamadım. Bir iki kere tribünlerin önünden geçtim Atatürk'ü göreceğim diye. Galatasaray'da okulun önünden geçerdi, orada görürdük. Haydarpaşa'ya geldiği zaman polisleri görürdük, 'Atatürk geliyor!' derdik ve beklerdik.
Atatürk benim hayatımda çok önemli rol oynadı. Ben çok sevdim Atatürk'ü. Kumandanlığıyla hiç uğraşmadım. Benim alanım değil. Benim sevdiğim, insancıl bir Atatürk, herkesin düzeyine inen, herkesle dost olan, herkesi anlayan, devrimci bir Atatürk. Atatürk'ün en önemli tarafı bence, bilime inanması. Atatürk son kez İstanbul'a geliyordu, hastaydı. Pendik'e gittik karşılamaya, Atatürk pencereye çıktı, biz de alkışladık. İndi, el sıkıştık. Sohbet değil ama bu kadar bir temasım oldu Atatürk ile.”
NAZIM HİKMET’İN AŞKLARINI YAZDI
Hıfzı Topuz Nazım Hikmet ve ünlü Türk ressamı Abidin Dino ile de yakın arkadaştı. Nâzım Hikmet’i aşkları, acıları ve tutkularıyla anlatan ‘Hava kurşun gibi ağır’ romanını yazdı. Nâzım Hikmet’i ve dostlarını yakından tanımış olan Hıfzı Topuz, bu romanda şairin bir yandan uğradığı haksızlıkları, çektiği acıları, yurt özlemini, halkına olan sevgisini, bir yandan da tutkularını, aşklarını, mutluluklarını anlattı.
ESKİŞEHİR SEVGİSİ BÜYÜK
Hıfzı Topuz, her şeyden önce Yılmaz Hoca’nın rektörlüğü döneminde Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesinde derslere girdi. Bir dönem iletişimcilerin yetişmesine destek verdi. Sonra Eskişehir’de yüzlerce etkinlikte, imza gününde ve konferansta Eskişehirliler ile buluştu. Prof. Dr. Necat Akgün’ün Osmangazi Üniversitesi Rektörlüğü ve Prof. Dr. Atilla Yıldırım’ın rektör yardımcılığı olduğu dönemde Osmangazi Üniversitesine kütüphane yapıldı. Üniversiteyi seven, konferanslara gelen Hıfzı topuz, açılan Osmangazi Üniversitesi Kütüphanesine evindeki kitapları bağışladı. Bugün kitapları, bağışladığı diğer kitaplar Eskişehir’de öğrencilerin yetişmesine katkıda bulunuyor. Bir zamanlar Doğançayır beldesinde yapılan Nazım Hikmet ve Kurtuluş Savaşı Şehitleri Anma etkinliğine de katıldı. Ve yıllarca etkinliklerin yapılmasına destek verdi. Etkinliklerde kendisinin çektiğim fotoğrafları kaybettiği için bana da hep kızdı. Mekânı cennet olsun. Herkesin başı sağ olsun.