Deniz Gezmiş, Türkiye devrimci hareketinin önemli sembollerinden biridir. İdamının üzerinden 53 yıl geçti. Bugün onu ayinlerle ananlardan farklı olarak o bir şeyler söylemek gerekirse, o Kuvayı Milliyeciydi. Bir Atatürk genciydi. Samsun’dan Ankara’ya yapılan Bağımsız Türkiye yürüyüşünün başındaydı, elinde Atatürk posteri vardı. 6. Filoyu denize dökerken Türk bayrağı taşıyordu.
MACERACI YOL
Deniz Gezmiş ve cesur arkadaşlarının yukarıdakine benzer sayısız eylemi onları bir halk kahramanı yaptı. İşçiden, köylüden, vatandan yana tavırları, doğru eylem çizgileri onları büyüttü. İşin bir yanı budur. Ama bir de diğer yanı var. İnsan kaçırmak, banka soymak, silahlanmak… Bu yol, yalnızca bugün değil, o gün de sizi toplumun dışına itecek maceracı bir yoldu. Deniz Gezmişlerin bu ikinci dönemi hatalarla dolu bir dönemdir. Onu anarken bu tespiti de yapmak zorundayız.
ELEŞTİRİ OLMALI
Gerçek arkadaş, sizi eleştiren kişidir. Çünkü amacı sizin hataya sürüklenmenizi engellemektir. Sahte arkadaş ise, size yaranmak için her yaptığınızı alkışlayandır. O dönem başarısız olunacağı biline biline silahlı mücadele yoluna girildi. Etrafta o kadar alkışlayan vardı ki alkış seslerinden gerçeğin sesleri duyulmuyordu. O kadar alkış olunca birkaç üniversite öğrencisinin 3-5 silahla toplumu ikna edip devrim yapabileceğine kendilerini inandırdılar. O zaman cesaret isteyen, bu akıl dışı, hesapsız kitapsız gidişe tavır almaktı.
SOLCULUKTAN GEÇİNENLER
Bugün kendini solda gören bazı ağbiler,” bugün gençlere “banka soyun, insan kaçırın, silahlanın” diyebiliyorlar mı? Diyemiyorlar. O gün diyorlardı. O gün yasal partilere de karşıydılar. Şimdi ise o ağbilerin yasal partileri var. Çoğu bilinmese de. Bugünde sapkın örgütler var. Hayatında silah görmemiş genç kadınların, erkeklerin ellerine tabanca tutuşturup bir otobüs çevik kuvvet polisinin önüne gönderen, ölümlerine neden olan sapkın örgütler var. Onları aç kalarak, kendisini yakarak ya da bedenine bomba sararak ölüme gönderen, kendileri ise Brüksel’de, Köln’de istihbarat örgütlerinin kucağında keyif çatan solculukta geçinen ağaları da bilmek gerekir.
YAŞAMA ŞANSI VERSELERDİ
Ona yaşama şansı verselerdi bütün bunları gençlikte yapılan hatalar olarak tarif ederdi.Deniz, 31 Ekim 1968 günü Samsun’dan Mustafa Kemal Yürüyüşü’nü başlattı. Yürüyüşün amacı, yayınlanan bildiride şöyle açıklanıyordu:
“1919’da başlayan Mustafa Kemal devrimi kendisinden sonra gelen yöneticiler tarafından amacından saptırılmış, cumhuriyetin bütün kurumları yozlaştırılmıştır. Bugün Türkiye’miz dünyada ilk antiemperyalist ve antikapitalist devrimi gerçekleştiren Mustafa Kemal’e rağmen yabancıların desteklediği karşıdevrimcilerin etki alanına girmiştir. Biz Mustafa Kemal gençliği olarak, saptırılan devrimi rayına oturtmaya azimliyiz, kararlıyız. Bugün başlayan yürüyüşün amacı budur.”
CEBİNDEN ÇIKAN NOT
Deniz Gezmiş'in idamından sonra cebinden çıkan bir notta ortaya çıktı. Deniz’in idamından hemen önce yazdığı onun sanatsal yönüne de ışık tuttu. Bağımsız Türkiye idealini gözler önüne serdi. Arkadaşları Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan ile birlikte idam edilen Deniz Gezmiş'in cebinden çıkan notu kardeşi Hamdi Gezmiş şöyle anlatmıştı.” Bize verilen torbada,tükenmez kalem, birtakım giysi, Türkçe-Almanca Sözlük, Brecht, Ahmet Arif, Memet Fuat’a ait kitaplar ve babasından gelen mektuplar vardı. Torbada özellikle bir de cep defteri bulunuyordu. Yazdığı şu şiir vardı. Yenilmişsem, Elim kolum bağlı,Boynumda yağlı ip ,Gelip dayanmışsam darağacına, Dudaklarımda yarın, Gözlerim yarınlarda, Unutmak mı gerek seni? Kapılar kapalı,T utulmuşsa gece, kapkara yollar,Sıcacık bir sevgi, sunmayacak mıyım insanlara? Bakmayacak mıyım yarınlara Seslenmeyecek miyim insanlara?”.
.