Eskişehirspor’a siyaset üstü deyip duruyoruz.
Sadece havada kalıyor
Değerleri var, görmek gerekiyor.
Farazi söylemlerle ve insanların bağlılıklarının yeri geldi manipüle edildiği bir kulüp, yanlışlardan, siyasetten arınmaya çalışıyor.
Ulaş Entok tüm bu olması gereken felsefeye sahip çıkmaya çalışıyor ve iyi de götürüyor.
Bir dönem, bu kulübün bağlılıkları bile zaman zaman manipüle edildi. Kimi zaman çıkarlar, kimi zaman egolar ön plandaydı. Ama şimdi... Şimdi bir şeyler değişiyor. Ve bu değişimin başında Ulaş Entok’ve yönetimi var.
Kalıplaşmış “yine olmaz”lara karşı, sessiz ama güçlü bir inatla oluru başardılar.
Peki bu başarı nasıl geldi?
Cevap basit ama etkileyici: İnançla.
Ulaş Entok ve ekibi önce kendilerine inandı. Bu ligde, bu şehirde, bu şartlarda bir çıkış yolu olduğunu herkese gösterdi. Herkesin “Yine çıkamayız” dediği yerde o, dümeni kararlılıkla tuttu. Zor olanı yaptı.
Bakın, bu sezon hepimizin yüreğine su serpen o adımı hatırlayalım: Sponsor bulmakta bazen zorlanan kulüp, Eti gibi kente mal olmuş bir markayı yeniden göğüs sponsoru yaptı. Sadece bu da değil… Bir alt ligde, 3. Lig'de mücadele eden bir takım olarak Adidas’la yeniden forma sponsorluğu sağlandı.

Adidas diyorum... En son 2011’de, Süper Lig'de mücadele ettiğimiz dönemdi.
Şimdi bir düşünün: 3. Lig’deki bir kulübe bunu sağlamak kolay mı?
Elbette değil. Ama kararlılık, güven ve sürdürülebilir bir vizyon varsa, imkânsız gibi görünen pek çok şey mümkün oluyor.
Ancak ne yazık ki en ufak olumsuzlukta yine eski reflekslerimize dönüyoruz. Yapılan transferler, oyuncuların maaşları, kulübün bütçesi konuşuluyor. Eleştiri elbette olacak ama yapıcı olmak, iyi niyeti görmezden gelmemek gerekiyor. Unutmayalım, bu yönetim geçtiğimiz sezon şeffaf bir anlayışla hareket etti. Yeni bir lig, yeni bir takım kuruluyor. Kimse başarısızlık için düşmez bu yola.
Biraz da biz öğrenmeliyiz.
Takdir etmeyi.
Çaba gösterenleri yermeden önce anlamayı. Çünkü bir hikâye kolay silinir, ama gerçekten yazmak zordur. Ve şu anda birileri bu hikâyeyi, hem de çok zor şartlarda yazmaya çalışıyor.
Eğer bu hikâyenin içinde biz de olmak istiyorsak, önce o emeğe sahip çıkmayı öğrenmeliyiz. Taşın altına elini koyanların elini, hiç değilse kırmamayı…