Eskişehirspor, Nazilli karşısında istediği sonucu aldı, üç puanı hanesine yazdırdı. Ancak bu skor, beklenen tatmini getirmedi. Bu galibiyet, taraftarın ağzına çalınan bir parmak baldan öteye geçmedi. Evet, stat çıkışında yüzler gülüyordu ama eleştiriler de haklı olarak devam ediyor. Çünkü bu kadar yetenekli oyuncunun bir araya gelip sahada hâlâ uyumu yakalayamaması düşündürücü.
Oyun kurma konusunda aşamadığımız sorunlar sürüyor. Eğer futbolcular sahadan galibiyetle ayrılıyorsa bu tamamen bireysel yetenekleriyle alakalı. Hepsi kendi mücadelesini veriyor ama ortaya kolektif, taraftarı tatmin eden bir futbol çıkmıyor. Tribün kaybetmez; bu şehrin çocukları, 90 dakika boyunca son nefeslerine kadar bağırmaya devam ediyor. Hem Nefer hem Altes tribünü susmuyor, seslerini şehrin her köşesine duyuruyor. Hatta öyle bir an oldu ki, tezahüratların arasında “Sosyete ayağa!” diye bağırarak VIP bölümündekileri bile coşkuya davet ettiler. Bu birlik ve beraberlik hiç kaybolmuyor. İşte tam da bu yüzden futbolcuların artık mücadeleyi artırması ve bu taraftarı memnun etmesi gerekiyor.
Basit hatalara yer yok; profesyonel ligdeyiz ve sahada profesyonel futbolcular var. Maç içinde çok sayıda gol fırsatı bulduk, ancak çoğu az farkla kale dışına gitti. Bir de söylemeden geçemeyeceğim: Deniz Keskin’in ofsayttan attığı gol sonrası Bora Göymen’in kalesini bırakıp yedek kulübesine sevinmeye gelmesi ve teknik heyetin sevinci abartması neredeyse pahalıya patlayabilirdi. Rakip hızlı hücumda kaleyi düşünse gol yememiz içten bile değildi. Bu tarz dikkatsizliklere kesinlikle izin verilmemeli.
Önümüzde bizi çok daha zorlu maçlar bekliyor. Rahatlıkla üstünlük sağlayabileceğimiz rakiplere dahi geçit vermememiz şart. Çünkü bu şehrin takımına sonuna kadar bağlı taraftarın içindeki ateşi söndürmemek ve onlara yeniden şampiyonluğu tattırmak futbolcuların en büyük sorumluluğu.