Türkiye’de en büyük işçi örgütü olan Türk-İş’in başkanı Ergün Atalay, Türkiye’de ücret sisteminin çarpık olduğuna dikkat çekerek, aynı işi yapanlar arasındaki ücret makasının çarpık olmasına vurgu yaptı. Bu durumunda çok uzun yıllardır hükümetlerin işine geldiğini sözlerine ekledi. Kira artışlarının yasal sınırını belirleyen 12 aylık enflasyon ortalaması nisan ayında yüzde 48,73 olarak açıklandı. Yılbaşında memurlara yüzde 11.54 oranında zam yapılmıştı. Bu oran, önceki yılın kayıplarını karşılamak için değil önümüzdeki yılın beklenen enflasyon oranını tutturmak için düşük tutulmuştu. Krizin yükü emekçilerin omuzlarına yükleniyor. Ancak  bir türlü düzeltilemiyor. Bunun bir anlamı var mı? Emekçilerin gelirleri bastırılmaya çalışılarak, enflasyon düşer mi? Türkiye’de hayat pahalılığının nedeni, talep değil üretimin maliyetli olmasıdır.  Üretimi artırmadan ekonomi de yapılacak bir iş yok. Yani neoliberal kafaların değiştirmesi gerekiyor.

 BORCU ÇEVİREMEMEK

Yoksul sayısı hızla artıyor. Vatandaş borcunu çeviremiyor. Kredi kartları herkesin elinde patladı. Türkiye çapında icra dairelerinde yeni dosya sayısı 3 milyon 448 bin arttı. Eskişehir’de de icra dosya sayısı 1 milyona dayandığı düşünülüyor. Bankalarda, haczedilen evler, arabalardan, iş buzdolabı, çamaşır makinesine kadar geldiği söyleniyor. Eski buzdolabı ne işe yarar ki. Bankalar yüksek faiz ile her şeyi kendilerine yontuyorlar. İşi çevirmek isteyen küçük esnaf, küçük sanayici, KOBİ’ler kredi bulamıyor, yada alamıyor. Her şey tam da bankacıları istediği konuma geldi.

 1000 FABRİKA

 Eskişehir Sanayi Bölgesinde Bine yakın fabrika var. 700’ü faal çalışıyor. Ancak, son günlerde çarklar yavaşladı. Önlemler alınmazsa durma riski olduğu görülüyor. Krediye erişmede sıkıntı var. Bizlere ilkokulda Türkiye’nin dünyada kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biri olduğu öğretildi.  24 Ocak 1980 kararlarından bu yana Üretimin değil, ithalatın teşvik ediliyor. Bu durum geriye dönülmeyecek zararlara yol açtı. Hayvan dış alımında artış yüzde 200’lerin üzerine çıktı. 11 milyar dolar ödedik. Kıymanın Almanya’da bugün daha ucuz olduğunu görüyoruz. Köyden kente göç sürüyor. Tersine dönmesi acil olarak gerekiyor. Valiliklere ve belediyelere sosyal yardım talebi artıyor.

NÜFUSU DA YANSIDI

Ekonomideki olumsuzluklar, nüfus artış hızımızı yavaşlattı. Tekrar eski konuma gelmesi ekonomimize bağlıdır. Üç çocuk nasıl olacak?

 Ekonomimiz istenilen herkesin kabul ettiği noktaya gelmezse, gençlerin gelecek umutlarını yerle bir etmeye ve gelir dağılımı adaletini bozmaya devam edeceğiz. Bu duruma sadece ekonomi meselesi olarak da bakmamamız gerekir. Toplumsal kurum ve ilişkilerin de sağlıklı olması gerekmektedir. Geleceğini aydınlık göremeyenler, gelecekte yaşayacak kuşaklar için istekli olmazlar. Bütün savaş sonrası dönemlerin, üreme patlaması olgusuna yol açması, stresin ortadan kalkması, rahatlama, hayata bağlılık ve geleceğe güven duygularının yükselişi ile bağlantılıdır.

BİRLİKTE AĞLANIYOR

Eskiden işçi ağlıyorsa sanayici gülüyor denirdi. Oysa sıcak paraya dayalı ekonomik sistemde  hem işçi hem sanayici birlikte ağlıyor. Kredi faizleri çok yüksek seyrediyor. Piyasalar öngörülebilir ölçülerde bulunmuyor. Sanayici bile ağlıyorsa, gülen kim? Vergi alınamayan kayıt dışı ekonomi bir yana, kayıt içindeki vergi daha adil toplanması gerekiyor.