Çevremizdeki eş dost tanıdık emekli vatandaşlarımızın bize sordukları ama bizimde kestiremediğimiz emekli maaş zammı ile ilgili gelişmeler belli oldu. Bütün emekli dostlarımızın gözü aydın(!) olsun. İlgili haberler şöyle; “Emekli zammına ilişkin hazırlanan önerge TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi. 6 aylık enflasyon farkına göre refah payı hariç yüzde 19.77 olması beklenen emekli maaş zammında oran netleşti. Önergeye göre; Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve SSK emeklileri yılın 6 ayı için toplam yüzde 25 zam alacak. Öte yandan yüzde 25 emekli maaş zammından, 7 bin 500 lira alanlar yararlanamayacak.”

Ne güzel(!) değil mi? “Bozdur bozdur harca, ya da harca harca bitmez(!)” Bozulan ekonomik dengelerin sorumlusu(!) anlaşılıyor ki emekliler. Anlaşılan, asgari ücretin bile altında bir ücrete razı olmak zorunda bırakılan milyonlar; pazardaki, marketteki, çarşı’daki fiyat artışlarının sebebi olarak görülüyor. Böyle olunca da milyonlarca emekli için öngörülen maaş artışı sadece yüzde 25…

Meclisteki düzenleme ile emeklilerimiz üç harfli marketlerden birinin reklamındaki gibi “harca harca bitmez” diyebileceğimiz bir maaşa(!) kavuşturulacak … Vay anasını… Biraz az yeseler domatesi, peyniri, zeytini… Biraz daha az çay demleseler, kahveyi biraz daha az pişirseler fiyatlar bu kadar yükselmeyecek(!). Emekliler yüzünden domates 30, biber 40, şeftali 35 TL, karpuzun kilogramı 15 TL olmuş anlaşılan. Yeter mi? Yetmez. Çayın kilogramı 100, şekerin 30, peynirin 150, zeytinin orta şekerlisi 100 TL olmazdı bu emekliler olmasaydı. Ne çok yiyip içiyorlar(!)

Yapmayın, etmeyin Allah aşkına… Adam en az devletine, milletine 25 yıl hizmet etmiş, sigortasını, vergisini yatırmış bir umutla emekli olmuş, ahir ömründe rahat etmek için bir kenara çekilmiş… Sonrası mı sonrası malum… Doğrusu bu şartların dışında emeklilik hakkı tanınanlarda var. 3 Bin 600 günle emekli olmuş, malulen emekli olanlarda bizim vatandaşımız. Emeklilerin dul ve yetimleri de bize emanetler… Ancak bu işin bir orta yolu bulunmalı, yaşanan sıkıntıların çözümü için kafa patlatılmalı değil mi? Çözüm(!) belli; alın size yüzde 25…Şaka gibi…

Yani sıkı para politikalarına, piyasaları kontrole emeklilerden başlıyor mevcut ekonomi yönetimi. Nasılsa emekliler seslerini çıkarmazlar diye düşünülüyor. Hani haksız da sayılmazlar. Zira önümüzdeki 5 yılda kim öle kim kala, zaman her şeyin ilacıdır… Zamanla bugün yaşananlar unutulur diye düşünüyor olabilirler… Bence mahzuru yok..

Emekli çoluk çocuğunun eline bakar hale gelmiş, pazarda çıkma ürün arar hale düşmüş, gözünü askıda ekmeğe dikmiş ise vay halimize… Bazı dostlar diyorlar ki, “eldeki imkanlar belli daha ne olsun?” ben de onlara diyorum ki “siz kendinizi emeklilerin yerine koyun, biraz fedakarlıkta siz yapın!’ Böyle deyince de yandan yandan çark ediyorlar. Adamın tuzu kuru olunca, “yırtılan Beştaş Paşa’nın şalvarı” misali sessizliğe bürünüyor. Hayırlısı olsun diyorum, hayırlısı neyse o olsun…

Bu arada şu KDV ve ÖTV oranlarının arttırılması meselesi de var ya… Daha önce pandemi döneminde bir miktar düşürülen KDV oranlarını indirmekte nazlanan piyasa yapıcılar, daha oranların arttırılması ile ilgili hükümler yürürlüğe girmeden KDV miktarlarını fiyatlarına yansıtmaya ihmal etmiyorlar. İndirirken direnenler, bindirirken vakit kaybetmiyorlar.

İşin açıkçası ipin ucu kaçmış vaziyette… Biz bu ipi ne zaman ve nerede yakalarız bilmiyorum. Bizim ömrümüz buna yeter mi, yetmez mi onu da kestiremiyorum.