Geçtiğimiz günlerde emekli öğretim üyeleri ile üniversitelerimizin bugünlere kadar gelirken geçirdikleri süreçleri konuşuyorduk. İsim vermeyeceğim. Ama bir üniversitemizde görevli genel sekreter yardımcısı okumadan önüne gelen evrakları imzalıyordu. Üniversitenin etkili hocaları, rektöre durumu anlatarak,” Rektör hocam durum budur. Biz ona istifa ve emekliliğini imzalatacağız. Sizde onu çağırır. Hayırlı olsun dersiniz “ dediler. Beklenen oldu. Bu kez o genel sekreter yardımcısı emeklilik dilekçesini imzaladı. Oyunu kuranlardan birkaç tanesini rektör makamına çağırdı. Okumadan imzalayanı da çağırarak, fırçasını çekti. Okumadan imzalayan sorumlu zor durumda kaldı. Tabii ki, sonra rektör affı çıktı.

DEVLET ÖNEMLİDİR
Altın madeni elbette açılabilir. Uygun koşullarda ve uygun yerlerde olmalıdır. Üretimin güçlü olarak yapıldığı yörelerde, altın madeni açılamaz. Açılması da doğanın yok olmasına yol açar. Bugün artık marketten alış veriş yaparken, mercimeğe, nohudun nerede üretildiğine bakıyoruz. Bir market sahibi dostum kocaman kırmızı mercimek torbasının üzerine, yerli üretim olduğunu yazmış. Bana gülerek, yazıya bakma, Kanada malı olduğunu söyledi. Kanada zamanında bu ürünleri yetiştirmek için, Türkiye’den götürmüş. Neoliberal yapının Özal’ın ‘Çikita muz’ sevdasının geldiği noktaya bakın.

MİLLİ DEVLET BAŞARIR
Bugün Türkiye’de, üretimi nasıl arttıracağımız konuşuluyor. Milli devletimizi de zaaflardan kurtaracak olan budur. Üretim yaparsak, içinde bulunduğumuz krizleri aşarız. Millî Devletimizin Türk Milleti gibi bir sahibi olduğuna göre bu aşılacaktır. Üreticileri desteklerle ayağı kaldırmamız gereken bir ortamda, altın çıkarmak gibi işlere kafa yoruyoruz. Yeniden dünyada kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biri olmalıyız. İşçi sınıfımızdan, çiftçimiz, zanaatkâr ve esnafımızdan millî sanayici ve tüccarımıza kadar bütün millî sınıflarımıza görev düşüyor. Bürokratlarda buna göre davranmalıdır.

ATEŞE DAYANIKLI TÜRK MİLLETİ
Yabancı şirketler buldukları yerli şirketler ile dağları tepeleri, üretim yapılan ovaları delmek istiyorlar. Karşılarında, binlerce yıllık Türk devlet birikimi var. Milletin gücü başka milletlere benzemiyorsa, tarihten geliyor. Dün bürokrat örnek verirken, gerileyen batı uygarlığından örnek veriyor. Bizim aklımız yok mu? Üretim yaparak devletimiz güçlenir. Niye önemli bir sivil toplum kuruluşunun başkanı ile polemiğe giriyor. Kendi kendimize yeten yedi devletten biri olalım. O zaman her şey değişecektir. Bürokrat zaten devleti temsil edemez. İllerde devleti valiler temsil eder.

HALKI GÖZETEN DEVLET
Kutadgu Bilig’deki devlet, Kerim Devlettir. Yusuf Has Hacib,( Kutadgu Bilik) beyler sınıfının halka karşı çok önemli sorumlulukları bulunduğunu vurgular ve halkı gözeten devletin görevlerini etkili bir dille açıklar. Hükümdara ve beyler sınıfına seslenen şu güçlü anlatıma ne buyurulur:

“Sen halkı belâdan zulümden koru, iyilik yap; elinle ve dilinle halkı sevindir.Sağlığında her şeyi iyilikle karşıla; malın ve servetin varken, paylaştır ve yedir. Bu dünya için kendini ateşe atma; vücuttan öcünüal, nefsin boynunu kopar.Sen bu dünyanın beyisin, ona kul olma; ordunun, bu altının, gümüşün sana faydası olmaz. Kara toprağın altında evin hazırdır. Sen de inleyerek karanlık toprak evde yatacaksın. Niçin bu altından gümüşten hazineyi topluyorsun; senin hissene düşecek şey iki parça bezdir”.

YOL GÖSTERİYOR
Diyor ki, Kutadgu Bilik son olarak,” Kara yerin altında gizlenip sırt üstü yatacaktır.Sarsmayan, rahvan, küheylan attan inip, acizlik içinde eyersiz bir ağaca bineceksin. Eğer devamlı ve ebedî beylik istiyorsan, adaletten ayrılma ve halk üzerinden zulmü kaldır”.

Bu eser Türklüğün temeli de kabul edilen 11. Yüzyılda olağanüstü etkili ve güzel yazılmış. Bir devlet teorisidir. Yunus Emrelere kadar herkes daha sonra Kutadgu Bilik’in yolunu izlemiştir. Türk de her şey var. Avrupa’dan örnek vermeye gerek yok. Devlet teorisini incelemek, bilmek istiyorsak, Kutadgu Bilig’den başlayalım. Başlayalım da, sonra belki siyasete atılırız.