İlericiliğin, devrimciliğin en somut ifadesi, emperyalizm ile mücadeledir. Kısacası emperyalizm ile mücadele edenin siyasi duruma, giyimine kuşamına yorum getirilmez. Kim Emperyalizmi yeniyorsa, o adam, o millet alkışlanacak bir şey yapmıştır. Tarihe imza atmıştır. Atatürk, esir milletlerin emperyalistleri yenmelerine her zaman destek olurdu. Ona göre hiçbir memleket bir yabancı devletin ne sömürgesi, ne de yarı sömürgesi olmalıydı.
1933 yılının Mart ayında Mustafa Kemal Atatürk Mısır Büyükelçiliğine gider, elçi ve görevliler ile uzun sohbete dalar ve orada sabahlar. Şafak sökerken de Atatürk Mısırlılara şunu söyler:” Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız. Şimdi günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan, bütün doğu milletlerinin uyanışlarını öyle görüyorum. Bağımsızlık ve hürriyetlerine kavuşacak daha pek çok kardeş milletler vardır. Bu milletler bütün güçlüklere, bütün engellere rağmen, her şeyi yenecekler ve kendilerini bekleyen güzel geleceğe kavuşacaklardır. Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünde yok olacak ve yerlerine, milletlerarası hiçbir renk, din, ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı gelecektir. Size bu sözleri söyleyen Cumhurbaşkanı değil, Türk milletin sadece bir ferdi olarak Mustafa Kemal’dir’.
ATATÜRK BİZİ BİRLEŞTİRİR
Eskişehirliler, milli bayramlar ile kurtuluş günlerinde farklı görüşlere de sahip olsalar ‘Atatürk sevgisinde ‘ birleşiyorlar. Bugün milli mücadelede ve kurtuluş ile cumhuriyete giden yolda Eskişehir’in önemi gündeme gelecek. Atatürk’ün yurt gezileri içinde İstanbul’dan sonra en çok Eskişehir’e geldiğini biliyoruz. Atatürk Eskişehir’e tam 23 kez geldi. Bu da Eskişehir’in cumhuriyetin kurucuları gözünde önemli bir yere oturtuyor.
Eskişehir’de, bir cumhuriyet kenti olduğunu her zaman şükranla hatırlıyoruz. Kesinlikle unutmuyoruz. 30 Ağustos Zafer Bayramın da şehrimizde coşku doruklardaydı. Zaferin 101. Yıl olması coşkuyu arttırdı. Zafer yürüyüşü yoğun yağmura rağmen binlerce kişi ile yapıldı. Nerden biliyoruz. Porsuk Çayı üzerindeki görsel şölende bir harikaydı. Bu yıl benim gibi tatil yapamayan Yılmaz Büyükerşen, birkaç günlüğüne yalnız başına deniz kenarına gitmişti. Eskişehirliler ona o kadar alışmışlar ki, Zafer Bayramında yerini kimse dolduramadı. Demek ki, onun boşluğunu doldurmak mümkün değil. Neyse, Eskişehir’in kurtuluş günü etkinliklerinde yerini alacak.
ANADOLU’NUN İŞGALİNE İLK TEPKİ BURADAN
Cumhuriyetten önce 10-15 bin nüfuslu bir yerleşim yeri olan Eskişehir idari ve ekonomik açıdan Kütahya ve İnegöl’e bağlıydı. Mesela, 1. Dünya Savaşı öncesinde Eskişehir’e tramvay getirmek için bir şirket kurulur. Şirketin kuruluşuna İnegöl ve Kütahya destek verir. Kurtuluş savaşı yıllarında Yunanlılar ve İngilizler tarafından işgale ve zulme uğrayan Eskişehirli Cumhuriyetin ilanına giden yolda hep Kuvvayi Milliye’ye destek verdi. Yunanlıların İzmir’i işgalinde ilk kınama mitingi Eskişehir ve İstanbul’da yapıldı. Bazı şehirler Yunan kralına fahri hemşerilik beraatı verirken, Eskişehir ülkenin kurtuluşu için canını dişine taktı. Eskişehir’den çalıştırılan demiryolu hattı ile cepheye taşınan cephaneler, savaşın kaderini değiştirdi. Bunun için Behiç Erkin’in mezarı Eskişehir’dedir. Kurtuluş Savaşında Eskişehir cephe ikmal merkezi konumuna geldi. İnönü ilçemizde kurtuluş savaşını başarıya ulaştıracak, ters giden talih yenildi. Sonra bu topraklarda şiddetli çatışmalar yaşandı. Hatta o günlerde Atatürk tarafından Eskişehir’in başkent olması da gündeme geldi. Ankara’nın daha iyi olacağına karar verilince, Eskişehir’in başkentliğinden vazgeçildi. Daha dün ulusalcılığa karşı bayrak açanlar, ulusal devletimizi yok sayanlar, bugün Mustafa Kemal’in Atatürk’ün askeri olduklarını söylüyorlar. Ülkemizin kısa tarihinde yaşadığı darbe girişimi Atatürk’e mesafeli duranların bile kendisine gelmesine neden oldu. Atatürk’te birleşmek, bir anlamda Türkiye’nin önünü de açmak anlamına geliyor. Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır sözünü yerine getirme dönemine girdik.