Memurlar ve memur emeklileri Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri sonunda yaşanan uyuşmazlık sonrasında “Uzlaştırma Kurulu”ndan çıkan kararla tam anlamıyla hayal kırıklığı yaşadılar. Tabir yerinde ise çalışan memurlar ile memur emeklilerinin elleri böğürlerinde kaldı. Uzlaştırma Kurulu’ndan memurların talepleri ile ilgili herhangi lehte bir karar çıkmazken uzlaştırma kurulu hükümetin taleplerini onaylayarak görevini(!) yerine getirdi.
Çalışanlar için önümüzdeki süreç elbette kolay olmayacak. Memur sen yetkilileri “hiç refah payı” alamadık serzenişinde bulunuyorlar. Buradan çıkan sonuç açık ve net, “Biz zaten hükümetin verdiği rakama razı idik!” Çok da şaşırmadık açıkçası.
Doğrusu memurlar Temmuz ayında kendilerine verilen 8 Bin 77 TL ek ödeme ile biraz olsun nefes aldılar. Ya emekliler ne yapsın? Milyonlarca emekli yüzde 25’e mahkum olduğu gibi yine milyonlarcasının yapılan zamma rağmen ellerine geçen ücret değişmedi. Seçim öncesi hazine destekli olarak 7 Bin 500 TL alan yine milyonlarca emekli aynı parayı almaya devam etti. Kamu çalışanlarına sadece seyyanen verilen 8 Bin 77 TL’lik zammın bile altındaki ücretle adeta yaşam savaşı veriyorlar. Memur maaşının üçte biri kadar bir ücretle geçim savaşı veren emekliler ne yapsın?
Bu şu anlama gelmesin, kimse de yanlış anlamasın, “memur çok maaş alıyor” demiyorum. Söylediğim, “Emekli ne yapsın?”
Çarşıda pazarda domates 30 TL, biber 25 TL, şeftali 40-45 TL, patates, soğan 20-25 TL. Üzümün yanına zaten yaklaşılmıyor. Hangisini sayalım? Örneğin asgari ücretle çalışan diyor ki, “Emekliye 7 Bin 500 TL veriliyor, ben çalışıyorum aradaki fark 3 bin 900 TL. Ben bunun için mi çalışıyorum?”
Halen geçerli olan ücret politikası tam anlamıyla Nasrettin hoca fıkraları gibi. Herkes haklı ama yine de yaşam mücadelesi veren, ayakta kalmaya çalışan emekliler gerçekten ne yapsın? Memur yine 2024 yılı için toplamda yüzde 25 zammı cebine koydu, emekliler için ne öngörülecek acaba?
Diyorlar ki “29 Ekim’de emeklilere birer maaş ikramiye var!” Ben şahsen gülüp geçiyorum. Yine diyorlar ki “Memur’da, emekli de yerel seçimlerde hesabını sorar!” Buna da gülüp geçiyorum. Neden mi? Uzun uzun anlatmayayım… Sadece şu kadar söyleyeyim birkaç küçük destekle yaşadıklarımızı unuturuz da ondan. Bende şöyle diyorum şarkı sözlerindeki gibi; “Böyle gelmiş böyle, Böyle geçer dünya, Günlerimiz bitecek, Bir gün saya saya, Günlerimiz bitecek, Seneler koşuyor, Gülüp ağlatıyor. Bir yol bak aynaya. Ömrümüz geçiyor. Bir kez bak aynaya. Ömrümüz geçiyor. Neşe, keder. Hepsi geçer. Bize kâr kalan. Nedir bu dünyadan?” Gerçekten bu dünyadan bize kar kalan denir? Kocaman bir hiç... Hani cami önlerinde bağırıyorlar ya “ne verirsen elinle o da gider seninle!” Bizim emeklinin işi böyle…
“Temmuz” dediler, geldi geçti. Bir ara “ekim” dediler sonra ondan da vazgeçtiler. Şimdi “ikramiye masalı” pompalanıyor el altından. Emin olun o da gelip geçecek. Sonrası malum hedef yılbaşı.. O zamanda diyecekler ki “emeklimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz!” bir yüzde 25 o zaman maaş artışı olur. Bir zamanların ünlü şarkıcısı Aydın Tansel’in söylediği gibi “Günler aylar gelip geçer. Bitmez kabus nice günler. Her yer her şey güzel huzur arıyorum. Kurtar beni demiyorum. Allah’ım ne olur sabır ver. Her yer her şey güzel huzur yok içimde!”