Emekliye yüzde 16.67, kamu işçisine yüzde 22, asgari ücrete yılda bir kez yüzde 30, üreticiye mi? Onu hiç sorma… Neymiş efendim, “En zoru bitmiş.” Peki, geriye ne kaldı? Yahu bugünkü rakamlara inanan var mı? 30 Haziran’a kadar doğalgaza ve diğer ürünlere yapılmayan zam 1 Temmuz’da yüzde 25 olarak yapılıyor. Nasılsa Temmuz ayının enflasyon rakamları ilk 6 aylık orana dahil değil ya… Enflasyon peşin vadesi nasılsa 6 ay sonra doluyor… Yılsonu enflasyon yüzde 30’a ya da yüzde 29’a denk gelecek şekilde ayarlanırsa sorun(!) yok. Bu arada yandaş algı mekanizmaları 6 aylık sürede, “Emekliye müjde, asgari ücret yılbaşında ne kadar artacak?” soruları ile zamanı eritirler. Sonuçta yeni bir 6 aylık süreç başlatılır. Ne diyordu şarkıda? Bugünkü nesiller hatırlamaya bilir ama Aydın Tansel vardı bir zamanlar modern pop müziğin sembol isimlerinden birisi olarak şöyle diyordu:
“Günler aylar gelip geçer!
Bitmez kabus nice günler
Her yer herşey güzel huzur arıyorum
Kurtar beni demiyorum
Allahım ne olur sabır ver”

Günler aylar gelip geçse de bizim hayatımızda değişen bir şey yok. “Yine bana hasret, yine bana hüsran” şarkısında olduğu gibi toplumun geniş kesimlerinin sorunlarını bırakın tartışmayı gündemlerinin hiç birinci sırasına almıyorlar.
Dün arkadaşlarımız Süt Üreticileri Birliği Şube Başkanı Yüksel Gedik’in isyanını içeren bir haber geçmişler. Gedik’in verdiği bilgiye göre Ulusal Süt Konseyi tarafından çiğ süt fiyatının 1 Ağustos itibarıyla 18 lira 35 kuruş olarak belirlemiş. Sayın Gedik bu mevcut fiyatlar ile üreticinin ayakta kalmasının mümkün olmadığını belirtmiş. Mazotun 55 lirayı, bir çuval yemin Bin lirayı bulduğu ortamda elektrik fiyatları ve diğer giderleri de eklediğinizde süt ürecisi kendi kendine, “Ben bu işi niye yapıyorum?” diye soruyor doğal olarak. Yüksel Gedik bu şartlar altında süt ineklerinin kesime gönderilmekten çıkış bulunamadığını da belirterek uygulanan fiyat politikasının süt üretimini bitirmeye yönelik olduğunu da ifade ediyor.
18.35 liralık fiyatın sadece bugün için maliyeti karşıladığını da belirten Gedik, üreticilerden gelen yoğun tepkilere rağmen bu çerçevede hareket etmek zorunda olduklarının altını da çizerek sürekli olarak “Birlik ne işe yarıyor?” sorusuna muhatap olduklarını da söylüyor. Gedik, “Bu fiyatlarla üretici kurtulamaz. Türkiye genelinde süt üreticisi mağdur. Durum gerçekten vahim” uyarısında bulunuyor.
Tablo ortada halinden memnun olan nerede ise hiç kimse yok. Süt üreticisi bu halde olunca galiba sebzeyi meyveyi unuttuğumuz gibi soframızda süt ve süt ürünlerini de unutacağız. Zaten gramla aldığımız peynir ve peynir çeşitleri bu defa hiç bulunamayacak hale gelecek. Ya da “İlaç için” diyerek kapı kapı gezip ancak koklayabileceğiz.