Hükümet temsilcileri ile Memur Sen yöneticilerinin yürüttüğü Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde sonuç uyuşmazlığa varınca sözleşme otomatik olarak Kamu Hakem Heyeti önüne gitti. Sonuçta hakem heyetinin farklı bir karar vermesini beklemek hayaline kapılan kamu emekçilerine hükümetin önerisi doğrultusunda 2024 ve 2025 yıllarında toplamda yüzde 36’lık zam verileceği açıklandı.
Son açıklanan tablo şöyle;“Memur maaşlarına ve emekli memur aylıklarına 2024 ve 2025 yıllarında yapılacak zam oranı belli oldu. 2024'ün ilk altı ayında yüzde 15, ikinci altı ayında yüzde 10, 2025'in ilk altı ayında yüzde 6 ve ikinci altı ayında yüzde 5 zam yapılacak.”
Halk arasında “Ne verdin elime, ne süreyim yüzüne” diye bir söz vardır. Tam da bunun gereği yapılmış oldu. Kamu Hakem Heyeti kararı değiştirilemez, itiraz edilemez boyutta…
Yine memurlar emeklilere göre şanslı. Zira emekliler yüzde 25 zam verilerek tam bir hayal kırıklığı yaşanmasına neden olunduğunda memurlardan buna itiraz eden bir kuruluş oldu mu? Ben rastlamadım… Elbette memurlara Temmuz ayında verilen zamda emeklilerin gözü yok ama emekliler için yapılan zamma sessiz kalınması aslında bir hayli garipti.
İşin doğrusu şu Merkez Bankası’nın tahmini enflasyon rakamlarının altında bir zam oranı kabul edilemez. Ülke gerçeklerinden hareketle rakam oyunları ile çalışanların da, emeklilerin de mağduriyeti asla makul bir şey değil…
İktidarın her icraatını kayıtsız şartsız desteklediği bilinenlerin kendileri için öngörülen rakamlara itiraz etme hakkı var mıdır? Bugün itiraz etseler ne değişir? Bu geminin içinde aslında hep birlikte yaşıyoruz. Ülkenin içinde bulunduğu şartlar belli. Sıkıntılarımız var bunların hepsine kabul. Fedakarlıksa bunu emeklisiyle, çalışanı ile esnafıyla, tüccarıyla, sanayicisi ile birlikte yapılmalı. Nimetleri bölüşürken ses çıkartmazsanız, külfet paylaşımında kendinize ortak bulamazsınız. Bu konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde “Merhum Necip Fazıl Kısakürek Destan şiirinde ; “Bitpazarında sattık, kalkamaz artık kazan! Allahın on pulunu bekleye dursun on kul; Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul. Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;” diyor… Nereyle çekerseniz çekin ama bu defa bu satırları bir başka gerçeğe dikkat çekmek için yazıyorum” demiştim. Ve yazıyı şöyle noktalamıştım, “Öncelikle, “Allahın on pulunu bekleye dursun on kul; Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul” meselesi çözümlenmeli.”
Şimdi durum bundan farklı değil. Memurlar ve tüm kamu çalışanları açısından değerlendirme yapacak olursak gerçekten büyük çoğunluğu her türlü refahı hak ediyorlar. Herkesin olduğu gibi kamu çalışanlarının da derdi evine ekmek parası götürmek birazda refah payından yararlanmak.
Bir ara öğretmen bir dostumuz sosyal medya hesabından memur sendikalarına şöyle bir uyarı yapmıştı, “Memur sendikacıları rahatınız yerinde mi? Aman bozulmasın!” Bugün her şey yerli yerine oturuyor. Yani önümüzdeki tablo başka bir yorumu da gerektirmiyor memurların umudu vardı, o umutta söndü gitti.
Sendikalı çalışanların hali böyle olursa, emeklilerin yılbaşındaki durumlarını hayal bile edemiyorum. Zaten asgari ücretin çok altında maaşa talim ediyorlar, “enflasyona ezdirmeyeceğiz” söylemlerinin bile altında kaldılar. Sonrası diyeceğiz de sonrası yok zaten…