Eskiden bir parti anahtar parti ilan edilirdi. O parti siyasi yelpazenin hangi tarafında durursa, o taraf iktidara gelirdi. Anahtar parti lideri işlevini de rahmetli Necmettin Erbakan yapardı. Kadayıf kızardı mı, iktidar kurulur ya da koalisyon dağılırdı.
Günümüzde ise anahtar kesinlikle emeklilerdir. ANAP’lı günlerde Anayasa’dan emeklilerin maaşı en az asgari ücret düzeyinde olur maddesi Anayasaya eklenince, bugün tartışılan maaş durumu ortaya çıktı. Kimse bu maddenin eski haline gelmesi gerektiğini konuşmuyor. En büyük kitle emeklilerden meydana geliyor. Muhalefet partisinden büyükler.

ZAMLAR GÖRÜLMEDİ
Memur, emekli, asgari ücretli zam gördü. Ama zammın rahatlatması ve etkisi görülmedi. Dar gelirli bugün itibarıyla, en kirası, mutfak masrafları, çocukların giderleri birinci dereceden düşünüyor. Diğer zorunlu giderler sonra geliyor.
Marketlerde, çalışanlar etiket değiştirmeye yetişemiyor. Devletin bir marketinin çalışanı, çaya bir haftada iki kez zam geldiğini söyledi. Emekliler başta olmak üzer dar gelirliler, bu arada bendeniz de indirimleri takip ediyor. Geçen akşam markette gence zam geldiğini söyleyince,” Yok sarı etiket indirim demek” dedi. Bir ay önceye göre zam gelmiş görünüyor. Temel tüketim ürünlerine iki yıllık süreçte en az 5 kez zam geldi. Ürünlerin 5 kez etiketleri değişti.

NİYE ZAM
Yurttaşlarımızın akıl erdiremedikleri konular var. Maliyet artışı zamlanan fiyatlara göre devede kulak kalıyor. Maliyette yükseliş var. Zamlar ile orantılı değil. Sağlıklı bir denetim yapan ya da gelişmelere kafa yoran bir merci yok. Serbest piyasa demek kim kimi kazıklarda anlayışına yöneldi.
Daha seçime çok var. Ancak, piyasalar açısından, herkes de 1 Nisan beklentisi başladı. 1 Nisan’dan sonra 4 yıl seçim yok. Neler olacak ekonomide o zaman göreceğiz. Piyasaların seçimden sonra, piyasaların duracağını düşünüyorum. Yani, işsizlik ve enflasyon bir miktar daha yükselecek gibi duruyor. Muhalefet ve iktidarı ekonomi politikaları hemen hemen aynıdır. Farklı bir şey yok. Bu böyle gitmez diyenler çoğunluk oldu. Üretmez durumumuz değişmez. Eskişehir’de bile sendikalar toplu eylemlere başladı. Kitlesel tepkiler artıyor.
Bütün sektörlerde sıkıntı büyüyor. Tarımda da işler kötüye gidiyor.
Narenciye dalında çürüyor. Süt üreticileri, besiciler televizyonlarda tartışma programlarına katılıyor. Çiftçiler Yunanistan ve Almanya’daki gibi sokağa çıkarsa sürpriz olmayacak.

SADECE MARKET DEĞİL
Geçtiğimiz günlerde karı-koca memur bir çift çocuğuna kreş alıyor. Aile belediye kreşinden bahsediyor. Çünkü kreşlerin fiyatlarının 15 binlerde olduğunu söylediler. Yani sadece market fiyatlarından şikayet yok. Hastanelerde randevu işleri yine bozuldu. 3 haftadan önce randevu yok. Özle hastanelerde poliklinik fiyatları Bin 100 lira oldu. Özel hastane piyasayı rahatlatıyordu. Onun fiyatları da orta gelir grubunu aştı. Bin100 liraya diğer tetkik masraflarını da eklerseniz, bir muayene 5 bin liraya çıkar. Bu yaz tatil filan da hayal olacak gibi duruyor. Dışarıda yemek yiyen, sinemaya giden sayısı da azaldı. Hatta o gibi hale geldi. Sonuçta, Özal ile başlayan serbest piyasa ekonomisi bizi bu hale getirdi. En başta emekliler, dar gelirliler en büyük muhalefet topluluğu oldu. Bu topluluk siyasi olarak Türkiye’nin geleceğini belirleyecek.