Her gün gazeteye gelirken güzergâhımdaki esnafla selamlaşırım. Hayırlı işler dilerim… Dün sabah gazeteye gelirken dikkatimi çekti. Güzergâhım üzerinde bulunan bir kadın kuaförü gitmiş yerine matbaa irtibat bürosu açılmıştı. Biraz ilerisinde bulunan ev yemekleri veren küçük bir lokanta da kepenk kapatmış. Dükkânın kapısına kilit vurmuş.
Hatırlıyorum, kadın kuaförünün yerinde aylar önce börekçi dükkânı vardı. Ayakta kalmak için aylarca mücadele etmiş yaptığı onca masrafa rağmen işler istediği gibi gitmeyince kepenk indirmişti. Ben küçük esnafı önemserim. Özellikle ihtiyaçlarımın bir bölümünü civarımda bulunan küçük esnaftan gidermeye çalışırım. Çünkü herkesin kendi çevresindeki esnafın yaşaması adına bir şeyler yapması durumunda işlerimizin biraz daha kolaylaşacağını düşünürüm. Sadece bu sebeple ihtiyacım olsun olmasın sabah gelirken bir iki poğaça almayı ihmal etmezdim. Ancak börekçi dostumuz ne yazık ki yaptığı masrafları bile karşılayamayınca kepenkleri indirdi. Bu defa aynı yere bir kadın kuaförü bir dizi düzenleme yaparak girdi. O da nerede ise bir yıl dayanamadı. Bu gerçekten çok üzücü…
Bu arada ev yemekleri yapıp satan kendi halinde küçük bir işletmede zaman zaman öğrenci menüsü, üç kap yemek kampanyaları ile ayakta kalmaya çalışıyordu. Ne yazık ki o da kepenk indirmiş…
Aslında arasında 50 metre bile olmayan aynı güzergâhtaki iki işyerinin birden bire kapanmış olması bir hayli düşündürücü. Küçük esnafın halini anlatması bakımından iki önemli örnek benim için… Yani piyasada işler iyi gitmiyor. Bir önceki tabloyu Eskişehir Baro Başkanı Barış Günaydın özetlemişti. Günaydın’ın açıklamalarının dikkat çekici yanı 270 binin üzerindeki icra dosyasının çok büyük bir bölümünün vatandaşın alım gücünün kaybolması sebebiyle banka kartlarından oluşmuş olduğuna da dikkat çeken Günaydın’ın uyarıları o kadar yerinde ki…
Makro ekonomik veriler bakımından sıkı para politikası adı altında uygulanan ve özellikle asgari ücretli, emekli, dar ve sabit gelirli kesimlerin üzerine adeta çöken çığ misali toplumun geniş kesimlerinin gözündeki umut ışıklarının söndüğünü görür gibiyim.
Vatandaşın her geçen gün azalan alım gücünün özellikle dar ve sabit gelirli kesimleri derinden sarstığını artık çok net bir biçimde görüyoruz. Vatandaşta yoksa esnaf ne yapsın? Borçlarını kredi kartıyla çevirmeye çalışan esnaftan, cebindeki kredi kartına sarılarak hayatını devam ettirmeye çalışan vatandaşa diyecek bir şey yok.
Yukarıdaki siyasi çekişmelerin ve gündemde iktidar ile muhalefetin birbirlerine yönelik üstünlük savaşlarının vatandaşın altta ne kadar olumsuz etkilediğini görmek için alemle olmaya gerek yok.
AVM’lerin insafına terk edilmiş, kredi kartı ile yaşama zorlanan kesimlerin özellikle küçük esnafında zorda kalmasına sebep olduğunu görmezden gelemeyiz.. Esnafın sessiz sedasız çözüm arayışlarının artık birileri farkına varmalı. Çünkü vatandaşın gerçekten nefes almakta bile zorlandığı günler yaşıyoruz. Yukarıda anlatmaya çalıştım. Bir dükkanda yaklaşık bir yıl içerisinde iki ayrı küçük esnafın faaliyetlerine son vermesi tek başına somut bir ölçek olmasa da. Şöyle bir çevre kontrolü yaptığımızda tablonun daha net görülebileceğini anlatmaya çalışıyorum.
Aslında insanlar kendi kendilerine çözüm arıyorlar. Herkes kendi başının derdine düşmüş durumda. Yarınlarda ne olur bilmem. Hele havaların soğumasından sonra dar gelirli insanların doğalgaz, elektrik ve diğer ihtiyaçları da devreye girdiğinde bugünden bile daha zorlu süreç yaşayacağını görür gibiyim.