Dün arkadaşımız Tuğba Aktay ve bir gurup gazeteci 9. Bölge Eskişehir Eczacı Odası 2’inci Başkanı Nagehan Kaya Şentürk ile bir görüşme gerçekleştirmişler. Sayın Şentürk’ün söyledikleri bilinen gerçeklerin çarpıcı bir dille ifade edilebilecek şeyler. Öncelikle Sayın Şentürk’ü açık yüreklilikle gerçeklerin altını çizdiği için tebrik ediyorum. Arkadaşlarımız soruyorlar, “-Eczacılık öğrencileri bölümlerine yerleştirildi ama eczacılık fakültelerinde fazlalık var gibi yorumlar var sizden bilgi alabilir miyiz?”
Sayın Şentürk diyor ki, “Şu anda Türk Eczacılar Birliğinde kayıtlı görünen eczacı sayısı 49bin civarında fakültelerde okuyan öğrenci sayısı da 23bin civarında. Toplamda şu anda eczacılık mesleğine adım atacak ve aktif olarak çalışan sayısı 72bin civarında. 2023 rakamlarıyla bakarsak Türkiye’de istihdam edilebilecek eczane eczacısı, kamu eczacısı sektörde çalışan eczacılar dâhil toplam 32bin. Şu anda bile 40bin eczacı fazla gözüküyor yani bu ne demek işte 32binle istihdam ettiğini düşünürseniz her 2 kişiden birinin iş imkânı olmadığını gösteriyor.”
Sorunun tespitini yapan Şentürk çözümü konusunda da düşüncelerini şöyle açıklıyor, “Eczacılıkta yeni istihdam alanları yaratılması gerekiyor bu bir gerçek ama istihdam alanları yaratılırken bu kontenjanlarında kesinlikle düşürülmesi gerekiyor. 2000 yılına kadar Türkiye’de 7 fakülte 80 kişilik kontenjanlarla vardı yani yılda ortalama 500 eczacı mezun olurken şu anda bahsettiğimiz rakam 5binlere çıktı alanlar böyle kısıtlı kaldığı sürece öğrencileri istihdam etmenin imkânı yok bu da su götürmez bir gerçek. Ailelere biz diyemiyoruz zaten artık çocuğunuzu gönül rahatlığıyla eczacılık fakültesine gönderebilirsiniz diye. Çünkü iş alanı bulmaları çok zor bunun için ne yapılması gerekiyor eczane eczacılığından çıkıp daha değişik alanlara yönlenmeleri gerekiyor bunun içinde çalışmalar yapılıyor işte spor eczacılığı klinik eczacılık şu anda cezaevlerinde eczane bulunmasıyla ilgili Türk Eczacılar Birliği tarafından görüşmeler yapılıyor. İlacın olduğu her yerde eczanın olması gerekliliğini biz her platformda dile getiriyoruz ama kontenjanlar azaltılmadan istihdam yaratmanız da bir sonuç getirmeyecek.”
Anlaşılıyor ki Türk Eczacılar Birliği alanıyla ilgili çok ciddi bir çalışma yapmış ve bunu paydaşları ile paylaşmış. Yani sadece sorunun tespiti değil aynı zamanda çözüm yollarını da içeren geniş bir çalışma yapılmış.
Sadece eczacılar açısından değil, aynı şey hukuk fakültesi mezunları bakımından da, mühendislik dallarının tamamı bakımından da ciddi sıkıntılar oluşturuyor. Ve en önemlisi Eğitim Fakülteleri meselesi var. Eğitim Fakülteleri de ihtiyaç fazlası mezun veriyor. Bu arada öğretmen atamaları da sınırlı olduğu için on binlerce Eğitim Fakültesi mezunu öğretmen atama bekliyor. İş mezuniyete kadar normal, mezuniyetten sonra gençlerimizi daha zorlu bir süreç bekliyor. Yok, KPSS, yok mülakat, yok sözleşme, yok kadro ihtiyacı vesaire vesaire… Yani bir okuldan mezun olmak değil mezunlar arasında da ön plana çıkmak gibi bir sorunla karşı karşıya kalıyor çocuklarımız. Halbuki bugün için ülkenin ihtiyacı olan şey ara eleman dediğimiz yetişmiş kalifiye diye tabir edilen doğrudan iş gücüne katkısı olan kişiler olarak tespit ediliyor. Peki, biz ne yapıyoruz? Herkesi üniversite mezunu yapıp ana yurdu baştan başa “beyaz yakalı” insanlar ile doldurmaya çalışıyoruz. Elbette her anne-babanın çocuğu kıymetli. Ama toplumun ihtiyacı olan alanlarda da iş gücüne ihtiyaç var. Mesele doğru zamanda doğru bir planlama ile sorunların çözümüne katkı yapmaktan ibaret.. Ah bunu bir yapabilsek… Çok kısa sürede arzuladığımız “muasır medeniyet ufkuna erişiriz” de… Deeee’ si var işte…