Geçtiğimiz yıl Kurban Bayramı için şöyle yazmışım; “Her bayram özeldir. Her bayramın kendi içerisinde güzellikleri vardır. Şöyle hemen yakın geçmişi hatırlayalım… Samimiyetini, hoşgörüsünü ve sıcaklığını aradığımız çocukluğumuzun bayramları için “Nerede o eski bayramlar?” sorusunu sorduğumuz çok olmuştur. Bizim kuşağın yaşadığı güzellikler bir başkaydı şimdi bir başka. Analarımızın eliyle yorgan iğnesi marifetiyle diktiği entarimizi(Gömleği), babamızın aldığı ve bugünkü nesillerin hiç tanımadıkları bilmedikleri ve asla tanıyamayacakları “cizlavat lastik ayakkabıları” yastığımızın altına koyup bayram sabahını hayal ettiğimiz günlerdeki komşuluğu, dostluğu, kardeşliği, paylaşmayı hep özledik. O çocuksu mutluluk hiçbir şeye değişilmez sanırdık. Aslında özlediğimiz “samimiyet, gerçek hoşgörü ve riyasız sevgi ve saygıdan” başka bir şey değildi.
Biz eski bayramlara özlemimizi anlatmaya çalışırken burun kıvırdığımız dedelerin torunlarına harçlık verdiği, yanaklarından öptüğü, torunların büyüklerin ellerini öpüp aldıkları harçlıklarla mutlu olduğu bayramları yeniden yaşayabilecek miyiz?
Yaşanan ekonomik sıkıntılar, her geçen gün artan hayat pahalılığı karşısında ezilen milyonlar, cep harçlığına dönen bayram ikramiyeleri kurban bayramı öncesi gerçekten her birimizi kara kara düşündürüyor. Sıkıntı büyük.
…
Televizyonda izliyorum. Bir emekli vatandaş diyor ki; “Biz torunlarımız için canımızı veririz ama bir bayram harçlığı veremiyoruz!” Öylesine duygulandım ki. İçim bir hoş oldu. Bu sözleri işittikten sonra gerçek anlamda duygu karmaşası yaşadım. Sevgimiz canımızı verecek kadar büyük ama cebimizde cepkenimizde bir o kadar delik.
Söyleyen haksız değil ama söyletenlerin bunu duyması gerek. Her neyse kimsenin bayram öncesi ağzının tadını bozmaya gerek yok. Siz en iyisi var olanla iktifa edin bayramda bir güler yüz, varsa bir bardak çay ikram edin sevdiklerinize. Göstereceğiniz sevgiyi dünyada ölçebilecek hiç bir harçlık yoktur. Bugün sizi anlamakta zorlanan torunlarımızın yarınlarda bu yaşadıklarını hatırladıklarında sevginin ve muhabbetin değerinin hiçbir şey ile ölçülemeyecek kadar büyük olduğunu anlayacaklardır, bundan emin olabilirsiniz. Komşularınızı da unutmayın, en yakınlarınızı da. Bir selam gönderin, bir buse öpücük kondurun yanaklarına ve deyin ki onlara, “Siz daha güzel bayramlar görün!” Allah ömür verirse daha nice bayramlar göreceğiz hep birlikte.
Bu bayram biraz daha buruk, biraz daha hüzünlü insanımız için. Geçmişte sevinçlerimizi paylaşarak çoğalttığımız gibi bugün hüznümüzü paylaşarak azaltalım. Çünkü biz birlikte güçlü, birlikte Türkiye’yiz. Sağlıkla yine de acıların, zulümlerin son bulduğu mutlulukla bugünleri bile aramayacağımız nice bayramlara…”
Yazdıklarımı okuduktan sonra bugün değişen ne diye baktım. Değişen hiçbir şey yok. Sadece geçtiğimiz yıl 3 Bin TL olan Bayram ikramiyesi emekliler için bu yıl 4 Bin lira olmuş hepsi o kadar. Hayat pahalılığı mı? Sormayın gitsin. Dar ve sabit gelirli kesimler için değişen bir şey yok.. Yine de siz bayramı bayram gibi kutlamaya gayret edin. Hiçbir şey ağız tadınızı, yüreğinizdeki sevgiyi bozmasın. Herkese iyi bayramlar…