Bir bayram daha geldi.
Geliyor geçiyor her biri…
İçimiz de eskiyor ama.
Eski coşku yok.
Radyoda çalan şarkılar eski.
Eskiyince de daha buruk geliyor kulağa…
Eskiden alınan bayramlıkların anlamı vardı.
Yeni ayakkabılarımızı giymek için erkenden kalkardık.
İlk toplanan şekerler daha tatlı gelirdi.
Bayramda et yemek kenarda dursun, yeni ayakkabı alınamıyor.
Bayram öncesi geri dönüşüm kutularında gıda arayan halkın sayısı arttı.
İşin kötü yanı.
Artık alıştık.
Yanlarından sadece geçiyoruz.
Yardımlaşma unutuldu.
Daha doğrusu kalpler duyarsızlaştı.
Artık kimse de yok diyerek ve sadece yürüyor ve geçiyoruz.
Kimi anneler pazarda bayramlık bakıyor.
Göz ucuyla fiyat etiketini kontrol ediyor
"Bir bakayım" deyip sessizce ayrılıyor.
Bir yanda kolonya kokusu, baklava tepsileri, özenle hazırlanan sofralar...
Ama diğer yanda cebini düşünmekten bayram sevincini hissedemeyen insanlar var.
Bir bayram daha geldi ama herkesin içinde aynı neşe yok.
Bir yanda kucaklaşmalar, öpülen eller…
Hatta havuz başında içilen kahveler…
Diğer yanda sessiz evler, kapısını kimsenin çalmadığı yalnız yaşlılar...
Evet, bayramlar yine var…
Ama bayramlar ikiye bölündü.
Bir yanda iç geçiren insanlar varken diğer yanda şatafat olur mu?
Olmamalı…
Ondan diyoruz ya.
Eski bayramlar yok diye…
Bayramlar artık gelmiyor.

************************

Kuantum Özge der ki:
“Bayramda küslük olmaz”