Geçtiğimiz günlerde Ankara’ya gitmem gerekti. Giderken öylesine kolay gittim ki, dönüş yolu ise tam anlamıyla bir çileye dönüştü… Bunu niye yazma ihtiyacı hissettiğimi de belirteyim. YHT biliyorsunuz ki çok büyük bir kolaylık. İster kabul edelim, ister etmeyelim son 20 yılın belki de en önemli hizmetlerinden birisi. Örneğin 1 saat 20 dakikada bindiğinizde Ankara’dasınız. Yine eğer yer bulabilirseniz İstanbul-Konya seferini yapan YHT’de yer bulabilirseniz orası da 1 saat 30 dakika… Bu arada Eskişehir-Bursa arası ise 1 saate inecekmiş. Ne güzel diyorsunuz? Ama Eskişehir gerek İstanbul-Konya hattında, gerekse Ankara-Bursa hattında ara istasyon konumuna düştüğü veya düşeceği için Eskişehirlilerin bu imkandan çok fazla yararlanma imkanı ne yazık ki var diyemeyeceğim..

Yukarıda Ankara’ya gittiğimi yazdım ya… Eskişehir-Ankara seferi olduğu için hızlıca gittim. Ama dönüş bileti bulmak ne yazık ki mümkün olmadı. Eskiler birisine beddua edecekleri zaman, “Gidişin olsun da dönüşün olmasın!” derler… Biz öyle bir bedduada almadık ama Gidişimiz oldu ama dönüşümüz için nerede ise bir gece konaklayacaktık Ankara’da… Gar’da istediğimizi bulamayınca otogarın yolunu tuttuk. Hani otobüs tercihinden yararlanalım istedik. Ne yazık ki Otogar’dan da Eskişehir’e bilet bulmak öyle kolay olmadı. O ağlayan sızlayan koca koca firmalar var ya… Benim nazarımda inandırıcılıklarını o gün bitirdiler. Eskişehir dönüşü için güç bela iki kişilik bir bilet bulduk.. Önce sevindik. Sonra bizi otogarın dışına yönlendirdiler. Çıktık otogarın dışına muhtemelen bir aktarma otobüs bekliyorduk ki karşımıza çıka çıka bir minibüs çıktı. Sadece biz değil bizim gibi bekleyen pek çok kişi de vardı. Anladım ki herkes çaresiz, herkes arayışta… Sonra bindik minibüse Eskişehir’in yolunu tuttuk. Şükür kazasız belasız Eskişehir’e dönebildik. Bu benim için gerçekten çok büyük bir ders oldu. Bundan sonra gidişten önce emin olun önce dönüş biletimi ayarlayacağım. Size de tavsiyem odur…

Öte yandan çektiğiniz çile yanınıza kar zannetmeyin. AŞTİ’de beklerken bir pet şişe suyun fiyatını, Eskişehir Otogarında ise bir bardak çayın lüks kafe fiyatına satıldığını da o akşam öğrendim… Bir bardak çayı içtikten sonra anladım ki önce fiyatı soracaksın, sonra içeceksin. Hani diyorlardı o meşhur KDV'nin tanıtım reklamlarında “Önce fiş, sonra alışveriş!”

Sözüm ona hakikatte de öyle! Eskişehir Anadolu’daki tüm yolların kesişim noktasında. Transit geçişler için çok uygun. Gerek batıya, gerek doğuya, kuzeye ve güneye geçişler Eskişehir olmadan biraz zor. Tam bir transit geçiş kavşağı. Ancak unutmamak gerekir ki Eskişehir’in ulaşımda geçmişteki kolaylıkları artık yerini sıkıntıya bırakmış durumda. Hem otogar bazında, hem gar bazında ulaşım eskisinden kolay ve ucuz değil.

Şimdi Eskişehir’in aktörlerinin başlarını iki ellerinin arasına alıp Eskişehir’in bu sorunlarına çözüm bulması gerekiyor. Birinin, “Eskişehir’in çevre yolu niye yok?” sorusuna, İroni yaparak rahmetli Kemal Unakıtan döneminde yapılan genişletme çalışmalarını alıntılayıp “bunu kim yaptı?” sorusunu sorarak Eskişehir’in sorunlarını çözmüş olmayız. Ancak siyasete biraz renk katılmış olur hepsi bu kadar.

Yapılması gerekenlerin başında özellikle YHT konusunda Eskişehir kesinlikle ara istasyon olmaktan çıkarılması gelmektedir. Hem gidişte, hem gelişte Eskişehir için hatırı sayılır kontenjanlar konulmalıdır. Bunun dışında Eskişehir merkezli otobüs firması çalışmalarının da teşvik edilmesi de olmazsa olmazlardandır. Çünkü Eskişehir hem kıymetli, hem de ihmal edilemeyecek kadar önemli bir şehirdir.