Eskişehir’de faaliyet gösteren birçok oda var. Bu odaların da tabi ki başkanları. İstisnalar olmakla birlikte birçoğunun sesini genellikle kongre zamanlarında duyarsınız. Zira başkan olmak prestijli bir iştir. Gerçekten iyi niyetle çalışan, mesleki anlamda temsil ettikleri kesime hizmeti amaç edinmiş çok sayıda başkan olduğunu söylemeliyim. Oturdukları makamdan güç alanlar olduğu gibi, oturdukları makama güç katan başkanların sayısı hiçte az değil. Her neyse bahse konu olan başkanlar zaman zaman medyaya ihtiyaç duyarlar. Zira üyelerinin ve mesleki anlamdaki sorunların çözümü adına medya aracılığı ile kamuoyuna seslerini duyurmaya çalışırlar. Kamuoyu oluşturmak, seslerini duyurmak için medyadan diledikleri gibi yararlananların medyanın yaşaması için üzerlerine düşen sorumluluğu gereği gibi yerine getirdiklerini istisnaları olmakla birlikte çok zayıf kaldığını düşünüyorum.

İşleri düşmedikçe medyanın yanından geçmeyen, aramayan odalarımız var. Sorulduğunda basın bizim için çok önemli diyorlar. Ancak sözleri hep havada kalıyor. Örneğin; Üyelerinin çokluğu ile övünen Esnaf Odaları Birliği gibi sayabileceğim birçok odanın hangi özel günlerde gazetelerde ilanları çıkıyor? Ben bilmiyorum. Hem medyadan uzak duruyorlar hem de açıklama yapacakları zaman basın toplantısı yaparak basından destek istiyorlar. Bu nasıl bir çelişki?

Yazmadan geçmek istemiyorum. Geçtiğimiz günlerde gazetemiz sehven Emlakçılar Odasına bırakılmış. Oradan aranıyoruz. Diyoruz ki merak etmeyin fatura gelmeyecek! Bir de mesaj atmazlar mı!.. “Biz gazete istemiyoruz. Gazeteleri iptal ettik. “ Beni tanıyanlar bilir nasıl bir cevap yazdığımı. Eskişehir gibi bir kültür kentinde emlakçıları temsil eden bir oda tarafından, sehven bırakılan gazeteye dahi tahammül edilemiyor… Sonra da denk geldiğinde bizler her zaman basınımızın yanındayız, destekçisiyiz deniliyor. İşinize geldiği zaman basını çağırın, açıklamalarınız ile sesinizi duyurun. Lazım olmadığı zaman da gazete istemiyoruz deyin. Ne denir ki?

Kimse yanlış anlamasın kişisel veya kurumsal bir beklenti içerisinde değiliz. Gördüğümüz bir yanlışlıktan söz ediyoruz. Eskişehir’de medyanın yaşaması ve yaşatılması anlamında sorumluluk alınması gerektiğine dikkat çekmeye gayret ediyorum. Aslına bakarsanız bu şehirde yaşayan herkes aynı geminin içindedir. Medyanın temel görevlerinden birisi kamu adına denetim ve gözetim yaparak uyarmak, diğeri de sorunların kamuoyunun gündemine gelmesini sağlayarak tartışılıp çözüm üretilmesine katkı yapmak.

Medyayı bilmeyen ve tam olarak ne yaptığının anlaşılamadığına bir örnek de muhtarlarımızdan verelim. Bildiğiniz gibi sorunların iletilmesi ve çözüm üretmek anlamında katkı yapılması için sürdürdüğümüz projelerimizden birisi de 2Eylül Mahallenizde “Muhtarlar Konuşuyor” başlığıyla yaptığımız söyleşiler. Bugüne kadar pek çok mahallede muhtarlarımızla konuştuk. Oldukça keyifli söyleşiler sonrasında mahallenin sorunlarını ve çözüm yollarını müzakere edip kamuoyuna duyurduk. Özellikle kadın muhtarlarımız başta olmak üzere pek çok muhtarımız mahallelerindeki sorunların bazılarını medya kanalı ile çözdüklerini belirtirken maalesef bir istisna olarak Fatih Mahallesi Muhtarının medyaya yaklaşımını anlamakta zorlandığımı söylemeden geçemeyeceğim. Neyse konuyu fazla uzatmadan şimdilik yazımıza burada son verelim. Sonra da özetle diyelim ki; “Medya bir gün herkese lazım olabilir!”