Görevi “düşük enflasyon, yüksek maaş algısı” oluşturmak olan medya organları yine müjde(!) üstüne müjde(!) haberi vermeye başladılar. Tıpkı yalancı çobanın hikayesine benzer yeni yeni hikayeler yazılmaya başlandı. Yeni yılda emekliler için “Yüzde 12 refah payı ve artı 2 Bin TL seyyanen zam” yapılacakmış. Aynı algı operasyonları Temmuz 2023 emekli maaş zamlarının belirleneceği tarihe kadar yapıldı. Sonra ne oldu? “Dağ fare doğurdu!” Yüzde 25’lik maaş artışıyla seçimler öncesinde maaşları 7 Bin 500 TL’ye tamamlanan emeklilerin çok büyük bir bölümü aynı maaşa talim etmek zorunda kaldılar. Neden? Cevabı çok basit. Çünkü gerçekte maaşları 7 Bin 500 TL’ye yükseltilen emeklilerin aslında maaşlarına zam yapılmadı. Maaş rakamları ile verilen para arasındaki fark hazineden karşılandı da ondan. Şimdi de benzeri bir tablo ile karşı karşıya kalacağız. Değişen hiçbir şey olmayacak. En düşük emekli maaşı 10 Bin TL civarında ödenecek ve aradaki fark yine hazineden karşılanacak. Çünkü emeklilere yapılacak maaş kök maaş denilen garabet sistem sayesinde oransal zamlar maaşlara ilave edilecek onun üstüne 2 Bin TL bir ödeme ile maaşlar 10 Bin TL’ye tamamlanacak.
Yani emekli maaşları Türkiye’de artık ortalama maaş haline gelen asgari ücretin yüzde 50’si kadar altında kalacak. Sanki maaş skalasının emekliler için 10 bin TL’ye yükseltilmiş olması onların açlık sınırının altında kalmasını engelliyormuş gibi bir hava meydana getirilmeye çalışıyor. Sonra, “Bakın biz emeklimizi enflasyonun altında ezdirmedik!” hikâyelerini dinleyeceğiz. Emin olun bugün 7 Bin 500’ye tamim eden emekliler maaşları 10 Bin TL’ye yükseltilince bugünkünden daha rahat bir hayat sürmeyecekler… Emekli yine gözünü askıda ekmeğe, pazarda çıkma ürünlere çevirmek zorunda kalacak. Ayrıca ağır kış şartlarında artan enerji giderleri ile birlikte yükü daha da ağırlaşacak. Maalesef acı gerçek böyle iken dar ve sabit gelirli kesimleri umut pompalayarak heyecanlandırdıkların(!) sananlar gerçekten milletin zekasıyla oynuyorlar.
Yahu bugün doğalgaza, elektriğe ve diğer temel giderlere zam yapılmıyorsa enflasyon rakamlarını aşağıda tutmak için yapılmıyor. Göreceksiniz bu zamların yılbaşına kadar baskılayacaklar. Mart ayındaki seçimlere kadarda küçük küçük zamlar yaparak durumu idare edecekler. Sonrasını ben tahmin edemiyorum. Benzeri endişeleri ekonomistlerde dillendiriyor. Bakın bunları hiçbir siyasi kaygıyla ve birilerine siyaseten giydirelim diye yazmıyorum. Acı gerçek o ki ekonomideki toparlanma süreci için daha epeyce yol almamız gerekiyor. Örneğin çarşı-pazar da her şey tüm çıplaklığı ile ortada iken birilerine laf çakmaya gerek yok. Zaten çarşı-pazardaki, marketteki tabloyu insanlar yaşıyorlar. 200 TL’lik banknotun pul olduğunu çocukların 10-20 TL’lik harçlıkları kabul etmediğini biliyoruz. Çocuğunu okula gönderen bir anne baba çocuğunun cebine günlük simit-yol parası diye 50 TL’den aşağı para koyamıyor. Anneler çocuklarının yanına koymaya gayret ettikleri beslenme çantalarına her gün ne koyacaklarını kara kara düşünüyor. Böyle olunca tozpembe tablo çizmeye çalışmak tabir yerinde ise “Polyannacılık oynamak” kime ne kazandırır?
Birileri çıkıp,“Kral çıplak” diyebilmeli değil mi? Ama o sözü bile söylemek ne yazık ki o kadar zor ki. Çünkü “doğru söyleyeni dokuz köyden kovuyorlar!” Yetmiyor, birisi bir doğruyu söylerse “onuncu köyde bile kendine yer bulamıyor!” Ne yazık ki siyasetin keskin ve köşeli dilinin toplumu getirdiği nokta burası… İnsan buna üzülüyor, gerisi masal!...