Milliyetçilik kelimesi bazılarını irrite edebilir ama milliyetçilik kesinlikle bir etnisite veya ırkçılık söylemi değildir. Milliyetçilik yaşadığın her yere ve her değere sahip çıkmak pozitif düşünmek ve katkı yapmaktır.

Yıllardır Eskişehir özlenen, istenen ve beklenen birlikteliğindeki en önemli eksikliğin bu olduğunu hepimiz biliyoruz. Şehrin aktörlerinin her birinin “Söz konusu olan Eskişehir ise gerisi teferruattır” yaklaşımı içerisinde olması gerektiğini yazıp çizeriz. Her siyasi görüşten, her renkten, her tondan insanın ortak paydasının Eskişehir olması gerektiğini anlatmak için dilimizde tüy bitti. Çünkü Eskişehir’in geleceği, Eskişehir’in çocuklarının yarınlara dair umutlarını, hayallerini büyütmek bu şehrin ekmeğini yiyen, suyunu içen herkesin asli görevi olduğuna inananlardım. Eskişehirli olmak için illa Eskişehir’de doğmak gerekmiyor. Eskişehirli olmak için Eskişehir’i sevmek yeterli..

Eskişehir’in içinde kaynamak ve kaynaşmak Eskişehirli olmak için yeterli. Nitekim Eskişehir’in demografik yapısına baktığımızda memleketin her köşesinden insanların, hatta Balkanların, Kırım’ın göç etmiş evladı fatihan tanımlamasına uyan insanlarının “Eskişehirlilik tılsımı” veya “sihri” içerisinde kaynayıp kaynaştığına tanıklık ederiz. Eskişehirlilik böyle bir şeydir. Eskişehir kucaklayan bir şehirdir, toprakları bir başka kokar, insanları bir başka sıcaktır…

Derler ki “yine nereden esti?” nereden esmesin ki.. Doğduğumuz ve doyduğumuz bu topraklar için her birimiz ne yapsak azdır.. Son günlerde çok tartışılan ve Eskişehir’in geleceğini yakından ilgilendiren Kızılinler Projesi ile ilgili olarak yaşanan gelişmeler bir kez daha göstermiştir ki “biz birlik olursak, bir arada bulunursak” aşamayacağımız engel yoktur.

Nereden ve neden çıktığı tam da anlaşılamayan, anlaşılsa bile eleştiri konusu da olan “engelleme” hikayesinin hemen ardından iktidarı ile muhalefeti ile siyasi partilerin ve özellikle de her kesimden Sivil Toplum Kuruluşlarının ve yine medyanın ortaya koyduğu tavır Eskişehir’in kenetlendiğinde her türlü güçlüğün üstesinden gelebileceğini gösterdi.

Hemen dibimizde Afyon ve Kütahya gibi illerin termal kaynaklarını bacasız sanayiye dönüştürdüğü yerde bizim bundan yararlanabileceğimiz imkanları elimizin tersiyle itmemiz gerçekten çok da anlaşılabilir bir hikaye değildi. Ulaşımı, sanayisi, teknolojisi, üniversiteleri, sağlık kuruluşları ve daha pek çok avantajı ile çevre illerimizin birkaç kat önünde olan bir şehir olarak Eskişehir’in bu özelliğini değerlendirememek gerçekten çok büyük bir eksiklik olarak karşımızda duruyordu. Pek çok yatırımcının taşın altına elini koymaktan çekindiği Kızılinler ile ilgili bu şehrin çocuklarının “Biz varız” demesini göz ardı etmeden yarınlara dair umutları el birliği ile büyütmek varken yerimizde saymanın mantığını kavramakta bir insan olarak zorluk yaşıyorum.

Bu şehre ve geleceğine dair kim bir çivi çakarsa ona dua etmek, teşekkür etmek gerekir. Emin olun bu şehrin çocukları bunu fazlasıyla hak ediyor. Zira bu şehrin başka değerlerinin olduğunu da biliyoruz. Var olanla yetinmek yerine nitelikli ve sağlıklı yatırımların artırılması için her birimize çok ciddi görevler düşüyor. Yapmamız gereken tek şey Eskişehir milliyetçiliği yapmak ve Eskişehir’in değerlerine sahip çıkmak. Bunun sağcısı, solcusu iktidar partilisi, muhalefet partilisi olmaz… Gelin bugün başardığımızı yarınlara da taşıyalım.