Bir söz vardır. “Hangi Rus’u araştırsanız, altından Türk çıkar “. Bu coğrafyada kader bizi her zaman yan yana getirmiştir. Atatürk’ün en büyük vasiyetlerinden biri “ Türk, Rus dostluğunun bozulmamasıdır”. Atatürk’ten sonra,bu dostluk son yıllara kadar kesintiye kesintiye uğraya uğruya devam etmektedir. Bugünlerde bir sorun bulunmamaktadır. Moskova’da terör saldırısı sonucu, 150’ye yakın insanın hayatını kaybetmesi, Türkiye tarafından da sert şekilde kınandı. Bu saldırıda gösterdi ki, Ruslar ile ortak kader ve geleceğimiz var.

BİZE YANSIMASI
Moskova’daki terör saldırısının geçen yıl sonbahardan itibaren başlayan Batı Asya genelindeki diğer saldırılarla bütünleşen bir yönü olduğunu düşünüyorum. Geçen yıl 1 Ekim’de Ankara’da İçişleri Bakanlığı’na yönelik terör saldırısı, 5 Ekim’de SİHA’mızın ABD tarafından düşürülmesi ve bunun büyük bir vurdum duymaz ve şık olmayan şekilde Türkiye aleyhine açıklamalarda bulunması, 22-23 Aralık 2023’te ve 12 Ocak 2024’te Irak’ın kuzeyinde Türk askerine karşı CIA-MOSSAD kılavuzluğundaki saldırılar aynı zincirin diğer parçalarıdır. 3 Ocak’ta İran’ın Kirman şehrinde Kasım Süleymani anmasında 100’e yakın kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısının da, Moskova’dakinde olduğu gibi CIA’nın maymuncuğu IŞİD tarafından üstlenilmesi tesadüf değildir. Ayrıca komşularımızdaki şu saldırılarda Moskova’da terör saldırısı ile benzerlik taşımaktadır.

25 Aralık 2023’te İran Devrim Muhafızları Ordusunun Suriye’deki komutanlarından Razi Musevi’nin, İsrail’in düzenlediği saldırıda öldürülmesi, Ocak ve Şubat aylarında İranlı komutanların öldürüldüğü diğer saldırılar ve 2 Ocak’ta Beyrut’ta İsrail’in İHA saldırısıyla Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih Aruri’yi hedef almasıdır.

RUSYA VE TÜRKİYE BİRLİKTE
Bütün cephelerde gerileyen ve hedeflerine ulaşamayan, başını ABD ve İsrail’in çektiği Atlantik cephesi, 7 Ekim AKSA Tufanı operasyonuyla başlayan yeni süreçte, terör eylemleriyle desteklenen çeşitli saldırılar düzenleyerek, bölge ülkelerine boyun eğdirmeye çalışmaktadır. Bugün Türkiye, Rusya başta olmak üzere İran ve Suriye gelişen dünya devletlerinin ön cephesinde silahlı tehditleriyle göğüs göğüse çarpışmaktadır. Buna tabii ki, Çin’i de eklemek gerekir. Kader ortaklığı içindeki bu devletler için, Atlantik terörüne karşı birlikte tavır almaktan başka çıkar yol yoktur. Bu koşullarda sahte tarafsızlık gösterisi, “denge politikası” uydurması, Türkiye için ulusal güvenlik tehditlerinin artmasına yol açmaktadır.

AĞIR YAPTIRIM
Rusya’nın Ukrayna operasyonunun ikinci yıldönümünden bir ay sonra yapılan Moskova’daki terör saldırısı, Atlantik ile gelişen dünya ülkeleri arasındaki mücadelede yeni bir safhayı işaret ediyor. İki yıldır Rusya’nın bileğini bükemeyen Atlantik cephesi, Moskova’daki terör eylemiyle sadece Rusya’ya değil bütün gelişen dünya devletlerine karşı terör silahını devreye sokuyor. Atlantik cephesi, Ukrayna’ya yüz binlerce ton bomba, silah ile resmi ve paralı asker yığdı. Rusya’ya karşı tarihte eşi benzeri görülmemiş ağır yaptırımlar uyguladı ve ülke ekonomisini felç etmeye çalıştı. Fakat yine de, Rusya’nın operasyonun başlangıcında açıkladığı hedeflere büyük ölçüde ulaşmasını önleyemedi. Rusya, 2 yıl önce sınırlarına dayanan Atlantik tehdidini “ileriden savunmak” amacıyla Ukrayna operasyonunu başlatmıştı. Bunun yansımaları devam ediyor. Sonuçta, aynı coğrafyada, aynı kaderi paylaşıyoruz. Rus halkına geçmiş olsun diyoruz.