Kısa adı TÜKBİLDER olan Tüketiciyi Bilgilendirme ve Bilinçlendirme Derneği Başkanı Sülahi Özalp, iki gün önce bir açıklama yaparak, Ramazan ayı fırsatçılarına imkan tanınmamasını istedi. Kendi bilmez bazı satıcılar, Ramazan ayını fırsat bilebiliyor. Yüksek enflasyon var ama fırsatçılar yüzünden fiyatlar biraz daha artıyor.
Eskişehir’e tüketici bilincini ilk kez getiren Sülahi Özalp’dir. Çarşamba pazar yerinde küçücük bir oda da, tüketicilerin dertlerini dinler. Çözüm yolu bulurdu. Daha sonra kurulan dernekler, siyasi yelpazenin orası veya burasında yer aldılar. Sülahi Özalp, şimdi yeni derneği ve tecrübeli arkadaşlar ile tüketicilerin sorunlarına çözüm arıyor.
PAHALILIK GERÇEĞİ
Dün Taşbaşı çarşısındaki bir esnaf sadece günlük 200 TL’lik alış-veriş yaptığını söylüyor. Dükkân kirası, elektrik, su ve diğer giderler esnafı kurtarmıyor. Hiçbir hükümet oy aldığı geniş kitlelere karşı hayat pahalılığının devamını istemez. Eskiden yoksul kitlelere CHP daha yakındı. Bugün ise tam tersi bir durum var. Ancak, hayat pahalılığı ve yüksek olması hükümeti de zorluyor. Özellikle 16 milyon emekliye çözüm üretilemiyor. CHP’nin aydın kibri sadece Eskişehir’de Ahmet Ataç’ın çevresine sirayet etmemiş, halkçılık sadece Ataç da karşılığını buluyor.
Eskişehir’de veya Türkiye’de geniş yoksul kitleler Ak Parti ile birlikte ise Enflasyon ve hayat pahalılığının devam etmesini istemeyecektir. Bu kitle geçim derdine düşerse, bir kez vatan savunması, millicilik gerekçesi ile yanında yer aldığı Ak Parti’yi desteklemekten vaz geçebilir. Bunu da en fazla Ak Parti’nin biliyor olması gerek.
Böyle olması gerektiği halde, gelişmeler beni Ak Parti’nin enflasyonu düşürmek ve halkı geçim derdinden kurtarmak için gerçekçi politikalar üretmek zorundadır.
ENFLASYON ALT EDİLMELİDİR
14 Mayıs seçiminden sonra işbaşı yapan yeni hükümet ve yeni ekonomi yönetimi, enflasyonu düşürmeye başardı. Sonra büyük beceri ile iki kez değişen ekonomi yönetimi büyük beceri ile yüzde 40 olarak alınan enflasyonu 65’lere getirdi. TÜİK bile enflasyonu 65’in üstünde gösteriyor. Yapılan zamlar, yeni vergiler vs. ile sonucunda ocak ayında da enflasyonda yükselme seyrinin arttı. Şimdi, henüz ismini bile bilmediğimiz pek çok verginin Nisan ayından itibaren bizi beklediği konuşuluyor. Merkez Bankası son aylarda faiz üstüne faizi arttırıyor. Yoksa enflasyon düşürülmek istenmiyor mu? Enflasyon oranının üstünde bir gelir sağlayacaksınız ki eldeki kaynaklar tasarrufa yönelsin ve enflasyonu yaratan talep düşsün. Buna ne bizim Merkez Bankamız ne de ABD, Avrupa merkez bankaları uydu. Ortaya böyle bir palavra attılar. Neymiş, hedef enflasyona göre faiz oranı belirlenirmiş. Sadece bu bile teorileri kendi ihtiyaçlarına göre yönlendirdikleri gerçeğini bütün çıplaklığı ile ortaya çıkarıyor.
Peki, eğer enflasyon düşmezse, sen faiz artırmaya devam etmeyecek misin? Onlara verilen görev, biçilen misyon farklıdır.
NE YAPIYORLAR?
Ekonomi yönetimi, Londra ve New York’a gidip büyük fon sahiplerine Türkiye’yi pazarlamaya çalışıyorlar. Bu pazarlamayı yaparken, bizde peynir fiyatı bu, sebze meyve fiyatı bu mu diyorlar? Hayır. Peki, bu paraların Türkiye’ye gelmesi için ne lazım? İktidarın önümüzdeki seçimlerden sonra rota değişikliği olasılığının ortadan kalkması lazım. Yapısal değişiklik, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala serbest kalsın temel talep. Siyasi taleplerin listesi daha da uzuyor. Ben ekonomik taleplere dikkat çekmek istiyorum.
Ekonomik olarak istedikleri ise, kurlar öyle bir seviyeye gelip dursun ki, Avrupalı finans çevreleri paralarını getirdiklerinde olabilecek en yüksek Türk Lirası miktarına ulaşsınlar. Türk Lirası ile elde edecekleri gelir o kadar büyüsün ki, devletin bütçesi ve vatandaşın elindeki para olabildiğince Londra ve New York tefecilerinin eline geçsin. Ondan sonra da Türkiye’den elde ettikleri geliri istedikleri zaman, ödenecek biçimde para bir kenarda hazırda beklesin.
HALK ÇÖZÜM BEKLİYOR
Hayat pahalılığı, vatandaşın geçimi vs. ile yakından uzaktan alakalı bir husus ortada olmadığı görülüyor. Yok, olamaz da zaten. Londralı Timothy Ash bizim vatandaşımızın nasıl geçindiğini mi merak edecekti. O lafları ara sıra bizimkiler geveliyor. Ekonomi yönetiminin bizim anladığımız enflasyonla değil, onların anladığı enflasyonla uğraşmasının nedeni budur. Onun için ne yaptıkları anlaşılamamaktadır. Bu iktidarın ve ekonomi yönetiminin halkın ne istediğinden haberi yoktur ve halkın ne istediği, gereksinimleri onları ilgilendirmemektedir.
PAZARDA MÜŞTERİ YOK
Geçen hafta semt pazarına çıktığımda, pazarcılar müşteride azalma olduğunu söylüyorlar. Neden? Çünkü fiyatlara güçleri yetmiyor. Peki, pazardan ucuz yer var mı? Pazarcılar bu konuda şunu söylüyor:” Almıyorlar. Zorunlu olmadıkça alışverişe çıkmıyorlar. Eskiden her hafta gelen müşteri, şimdi iki haftada bir geliyor. Eskiden üç dört çeşit alan şimdi bir çeşit alıp çekiliyor.” Pazarcı, aslında beni tarif ediyor. Eskiden her hafta mutlaka semt pazarına çıkardım. Akşam da, emekliler biraz indirim oluyor diye geliyorlarmış. Bu şartlarda sandığa gidiyoruz. Nasıl bir sonuç çıkar?