Geçtiğimiz günlerde ‘Yılmaz Hoca’nın son eserim dediği Asri Mezarlık içindeki 100. Yıl camisine meclis üyesi İnci Şentuna ile eşi Rüştü Şentuna’nın annelerine son görevimizi yapmak için gittik. Mezarlık içindeki cami, hoca tarafından iyi düşünüldü. Yaşam da, ölümde var. Büyükşehir Belediye Başkanımız Ayşe Ünlüce, Tepebaşı Başkanımız Ahmet Ataç, Odunpazarı Belediye Başkanımız Kazım Kurt, Çifteler Belediye Başkanımız Zehra Konakçı da vardı.

ATATÜRK’ÜN FOTOĞRAFI

Sevdiklerimiz için son görevi yapmak içim mezarlığa girince, mezar taşlarında anılarımız olanların isimleri görünce bir hoş oluyoruz. Gözlerimiz önünde onunla olan anılarımız geliyor. Bizde camiye giderken, ilk olarak Coşkun Halıcı’nın mezarı ile karşılaştık. Dünde onun bana hediye ettiği oldukça büyük ölçekteki Atatürk’ün fotoğrafını, yeni lokalimiz ESBAL-GÖÇ’ün duvarına astım. Işıklandırdık. Loş ışık altında Atatürk’ün fotoğrafını beğenenlere, arkadaşımız Coşkun’un hediyesi olduğunu anlattım. Kendisi yok ama onu Atatürk’ün bir fotoğrafı ile her gün anacağız.

Cenaze töreninde bir ara karşıda, eski başkan vekili Büyükşehir başkan vekili Aydın Ünlüce’nin mezarını gördüm. Yılmaz Hoca’nın en yakın yardımcısı olan ve bugünkü belediye başkanımız Ayşe Ünlüce’nin de eşi olan Aydın Ünlüce’yi de, aynı Coşkun Halıcı gibi zamansız kaybettik. Cenaze törenindeki bir boşlukta başkan Ayşe Ünlüce’yi eşinin mezarının başında görünce bende yanına gittim.

MECLİS ÜYEM DERDİN

Başkan Ünlüce, hemen bana Aydın Ünlüceli eski günleri hatırlayarak, “ Onu gördüğünde meclis üyem derdin” dedi. Ona ‘meclis üyem’ diye hitap ederdim. Yapacağımız işleri konuşurduk. Bir vardır, bir yoktur misali ya da bir doktor arkadaşım böyle ölümlere ‘Lay ve tay’ derdi. Bir anda yok oluyor insan, geriye anıları kalıyor. Ünlüce’nin vefatından sonra, arayan bazı doktorlar yanlış müdahalede bulunulduğunu da iddia ettiler. Ben ile bu konuyu detaylı konuşmak istediler. O şartlarda Yılmaz Hoca, “ Bu konuyu kapatalım” deyince, bende konuşmaları sonlandırdım.

BU YIL İYİYİZ

Meclis üyemiz İnci Şentuna’nın annesinin cenaze töreninde ESKİ Genel Müdürümüz Oğuzhan Özen ile konuştuk. Saçları ve kaşları bembeyaz olan Özen’i öğrenciliğinden bu yana tanıyorum. Yılmaz Hoca rektördü. Bir gün görevden alındı. O gün Anadolu Üniversitesi’nin kampüsünde Oğuzhan Özen, ‘Rektörümüzü istiyoruz’ diye pankart yazıyordu. Aradan yaklaşık 40 yıl geçti. O zaman gür ve simsiyah saçlı Özen ile dostluğumuz var. Özen,” Bu yıl suyumuz var. Gelecek yıl ne olacağının kestiremiyorum” dedi. Uşak da su bitti. Keşan’ı besleyen barajda yüzde 1 su kaldığı açıklandı. Kuraklıklar 10 yıl kadar sürebiliyor. Tasarrufa ve yeni kaynaklara ihtiyaç var.

MİHALLIÇ İLK ALARM

Mihalıççık ilçemiz bu kuraklık ortamında ilk alarmı verdi. Mihalıççık’ın bir mahallesine ESKİ’nin anında müdahalesini hepimiz gazetemizde okuduk. 2004 ile 2009 yılları arasında ilçede Yusuf Kavaklı belediye başkanlığı yaptı. Milliyet de çalışırken büromuz aynı iş hanındaydı. Kavaklı, başkanlığının son iki yılını elinde kürek, başında hazır şapkası ile Mihalıççık da su arayarak, geçirdi. Sonunda suyu buldu. Demek ki, bulduğu su 15 yıl Mihalıççık’ı idare etti. Ondan sonrakilerde su arasalar, belki de sorun çıkmayacaktı. İş, Büyükşehir Belediyesi yasası ile ESKİ’ye düştü. Oğuzhan Özen’in de saçları biraz daha beyazlasın.