Çarşıya pazara çıkan eve geldiğinde, çantasındaki paraları birkaç kez sayıyor. Pahalılık bir türlü düşmüyor. Kimisinin çantasında zaten para kalmıyor. Marketlerde eskiyi düşünerek alış veriş yapanlar, paraları yetmeyince, aldıkları ürünlerin yarısını kasada bırakıyor. Çok sayıda böyle vatandaşla karşılaşıyorum. Cepteki para kasada tutmayınca, örünler kasaya bırakılıyor. Bir kesimde kredi kartına dayanıyor, eskiden bir laf vardı. Borç bini geçince, tavuk eti yenilir deniliyordu. Şimdilerde, beyaz atın fiyat artışlarına bile yetişen sayısı azaldı.
DAR GELİRLİNİN SIRTINDA
Kısacası ekonomide izlenen politikaların halkın alım gücünü düşürdüğü pratikte de görülüyor. Yaz geldi geçti, hiçbir dönemde domates bu kadar yüksek fiyatı görmedi. Eskişehir’de sebze ve meyve depomuz Sakarya vadisinde altın da ararsak, vah halimize diyeceğiz. Bu konuda Eskişehir- Bilecik Tabip odamız güzel bir açıklama yaptı. Ekonomimizi yönetenler işin kolayına kaçıyor. Dolaylı vergiler ile olayı çözmeye çalışıyorlar. Böylelikle var olan ekonomik krizde dar gelirlinin sırtına sarılmış oluyor. Oturduğu yerden cep telefonu vasıtasıyla milyonlar kazananlar da var. Bu durum hoş değil tabii ki, bir denge olması, katmanlar arasında uçurumun büyük olmaması gerekiyor.
GERİDE KALAN VAR MI?
Son yıllarda ekonomi yönetiminde kim olursa, olsun şu lafları duyduk. ‘En kötüsü geride kaldı”, “ Mart, Şubattan, Nisan Mart’tan iyi olacak”, “ Şöyle bir uyusak, 6 ay sonra uyansak”. “En kötü günler feride kaldı”. Ama dar gelirli halk, ekonominin düzeldiğini, cebi rahatlamadan inanmayacak. Pazar da, çarşı da görmek istiyor.
CANI ÇIKMASIN
Bu köşede sürekli yazıyorum. Turgut Özal’dan bu yana Neoliberal politikalar izleniyor. Geldiğimiz nokta o zamandan bu yana Neoliberal politikalar devam ediyor. Yani, bu anlayışı halk dilinde ‘Altta kalanın canı çıksın” olarak tercüme edebiliriz. Şimdi, ciddi anlamda iflaslar gündeme geliyor. İşsizlik yükselecek. Sesler de yükselecek. En başta emekliler ile asgari ücretlilerin durumu görülüyor. Alım gücü aydan aya azalıyor. Birbiri ile anlaşamayan sendikalar bile ücretler konusunda işbirliği yapıyor. Çünkü durum görülüyor.
ESKİYE BENZEMİYOR
Yaşadığımız sıkıntıların, 94 krizi ile 2001 ve 2008 krizinden çok farklı olduğu görülüyor. Krizin bedelini yüzde 80’lik kesim ödememelidir. Bir yerde ekonomik kriz varsa, alım gücü yoksa, huzurda yoktur. Milli gelirden herkes payını eşit şekilde almalıdır. Türkiye dünyada önemli bir ülkedir. Neoliberal politikalardan vazgeçilerek, sorunlar çözülür. Hiçbir zaman kurtuluş savaşındaki günlerden daha kötü günler görmedik. O günleri Atatürk’ün geliştirdiği politikalar ile alt ettik. Bu günlerde atlatılır. Türkiye’nin batının mereklerinde sıcak para aramasına gerek yok. Batının sıcak parası vurgun için geliyor. Bizi daha kötü yapıyor. Komşularımız ve Avrasya var. Petrol, doğalgaz komşularda var. Dengeli dış politika işimizi kolaylaştırır. Ekonomik sıkıntılara çalışan ve dar gelirli kesimin tepki göstermesi de normaldir.